Gülden Bülbüllere 1-2
Bir Yusuf-i cemal server-i hûbân
Hazret-i Şeyhimden gösterir nişan
Kabil mi vasfını söylesin lisân
Yandırır büsbütün dünyayı zülfün
Hûblar meydânında Yusuf-î sani
Haraca bağlamış hep Gürcistânı
Al yanak üstünde eyler seyrânı
Gözetir gonca-yı hamrayı zülfün
…
Yanağında feryad eyler andelib
Rakipler dermesin güllerimizi
Server-i hûban : Çok güzel, güzelliği her şeyi yok ediyor demek.
Salih Baba'nın divanında vardır ki:
Şeyhim güneştir ben onun zerresiyem
Bir de buyuruyor ki:
Bu girye-i nalanıma kıl merhamet ey şah
Pek güç bulunur sen gibi bir ârif-i billah
Övmüş de yaratmış seni Ol Hazret-i Allah
Görün nice mahbub-u Hüda var bu beşerde
Sevdim seni seyda-yı cihan hayır ve şerde
Allah'ın güzel insanları var. Nerede? Bu beşer insanların içerisinde övmüş de yaratmış diyor.
Girye-i nalan ne? Yani onun ruhu Evliyaullah'ın maneviyâtını görmüş. Onun güzelliğini görmüş.
Girye-i nalan: Ağlamak, giryan çok yanarak, çok feryat ederek ağlamak. Niye? Evliyaullah’ın maneviyatını hissetmiş. Maneviyatını görmüş. Ruhu yanaraktan onu arıyor, istiyor. Ağlaması, yanması ona. Âşıkların ciğeri yanarmış, pişermiş. Sen ben görebiliyor muyuz onu?
Ama yanarmış. Bunu gören var mı? Biz bilemiyoruz. Göremiyoruz. Gören, bilen var mıdır? Vardır. Senin ciğerinin yanmasını biz bilemeyiz ama onu erbabı bilir. Evliyaullah bilir. Zaten O yakıyor. Yakan O. Niye yakıyor? Seni varlığından kurtarıyor. Seni cânâna ulaştırıyor. Senin varlığın bir benliktir. Ayrılıktır. Allah'tan ayrılığın senin varlığındır. Senin varlığın, Allah'tan ayrılık. Varlığından kurtulsan Allah'a ulaşırsın. Varlığından nasıl kurtulacaksın? Parça, parça etsen yok olmaz. Ateşe atsan yok olur.
İşte bu cisim nerede? Bizim varlığımızda. Evlat, makam, rütbe, ilim hepsi bizim varlığımız. Bilgimiz mârifetimiz. Hepsi cisim. Cisimleri ateşe atıp yakarsak yok olur. Kalpteki cisimleri ne yakar? Allah ateşi yakar. Resulullah aşkı yakar. Meşâyih aşkı yakar. Onun için diyor:
Ciğer yandı kebap oldu yürek kanı şarap oldu
Gönül şehri harap oldu seni arayı arayı
Bir başka Kelâm-ı kibâr:
Aşık olanın ciğeri yanar da pişer de
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Görün nice mahbub-u Hüda var bu beşerde
Sevdim seni seydâ-yı cihan hayır ve şerde
Ama bunu kimse bilmez. Erbabı bilir. Nasıl ki Peygamber Efendimize şikayet ettiler.
Neyi şikayet ettiler?
Mekke'den Medine'ye hicret etmişler. Medine küçük bir yer. Mekke'ye karşı çok küçük. Orada kalabalık olunca kıtlık oldu. Yemek, yiyecek yetişmedi. Hz. Ebubekir Efendimizin kapısından geçenler et, kebap kokusu alıyor. Herkes ekmek bulamıyor, aç. Onun kapısından geçen kebap kokusu alıyor. Resulullah Efendimiz'e şikayet ediyorlar.
—Ya Resulullah senin sâdık arkadaşın her gün et pişiriyor. Biz ekmek bulamıyoruz. O et yiyor, diyorlar.
Resulullah inanmıyor.
— Bunda bir yanlışlık var, diyor.
Israr ediyorlar:
—Her gün kokusu geliyor. Dumanı görüyoruz, diyorlar.
— Haydi gidelim beraber, diyor.
O şikayet edenleri alıp beraber geliyorlar. Kapıdan sesleniyorlar.
Sünnettir. Kapıdan seslenmeden Peygamber Efendimiz içeri girmezdi. Kimin kapısı olursa olsun kapısını çalmadan içeri girmezdi.
Bir de şu vardır: Kardeşin, teyzen, halan, kızkardeşin hariç nikâh düşen bir hanımın evine erkeği olmadan girilmez. Bu da yasak.
Neyse Ebu Bekir Efendimiz çok seviniyor. Resulullah'ı içeri alıyorlar. Hepsi birden oturuyorken Peygamber Efendimiz soruyor :
— Hani ne ateş var,ne et var,ne de kebap, diyor.
Ama koku geliyor.
— Haydi Ebu Bekir'in vücudunu koklayın, diyor.
Kokluyorlar ki koku oradan geliyor.
Diyor ki:
— Ebu Bekir'in ciğerleri Allah aşkı, Resulullah aşkı ile yanıyor.
İşte bu da Peygamber Efendimize aşikâr olmuş. Diğerlerine aşikâr olmamış. Bir müridin de yandığını meşâyihi bilir, ama başkası bilemez.
Kıyamazsan başa cana ırak dur girme meydana
Niye yakıyor? Meşâyih neyi yakıyor? Muhalifleri yakıyor. Kalbinde mekan tutmuş olan cisimleri yakıyor orada. Allah'tan başka bir şey bırakmıyor. Sevginin, muhabbetin sonu mahviyettir. İşte muhabbet kalbinde her şeyi yakar atarsa, kendi varlığını da yok ederse o zaman ne olur? Mahviyet olur. Yok olur. Kendi yok oldu, eşya yok oldu. Kim var? Allah.
"Ölmeden evvel ölün!"
Ölmeden evvel ölmek, varlığından kurtulmak. Varlığından kurtulursa kâmil oluyor. Kâmile her eşya evrat. Her cisim, canlı, cansız, taş, ağaç, kuş bakar ki her cisim tevhit çekiyor. "Lâ ilahe illallah." Başka bir şey yok.
"Lâ"yı ıskat eyleyenler daim illa "Hu" çeker
Sen kendini yok ettinse, eşya da yok oldu. Sen yok olmakla bu mülkün sahibi de mi yok olacak? Evvel de O. Âhir de O. Bâtın da O. Zâhir olan şey nedir? Allah'ın varlığı. Ama niye göstermiyor? Senin varlığın perde olmuş. Onun için göstermiyor. Evet senin varlığın kalkarsa ortadan, o zaman ne olur? Vâcib-ül vücud olan Yüce Zatın varlığı çıkar meydana. Bunlar haktır, hakikattir. Hakikate ulaşanlar içindir bu nimetler. Ulaşamayanlar için değil. Ama hakikate nasıl ulaşılır? Tarîkatla.
Şeriat, tarîkat, hakikat, mârifet.
Şeriat cesetle. Şeriat, cesedi hayvanî sıfattan beşerî sıfata geçirir.
Tarîkat beşerî sıfattan melekî sıfata geçirir. Beşerî sıfat yine noksan sıfattır.