Gülden Bülbüllere 3-12

Gülden Bülbüllere 3-12

       Bir kez Allah dese aşk ile lisân

       Dökülür cümle günah misli hazân

Bir insan aşk ile içinden gelerekten Allah derse, bütün günahlarımız sonbahardaki ağaçların yapraklarının döküldüğü gibi dökülür.

Nakşibendi Efendimizin emridir. Sair tarikatların nihayetteki kârını biz burada başlangıçta buluyoruz. Bu da:

Aşktır, cezbedir.

Allah'ın esmâ nuru, sıfat nuru, zat nuru var.

Sair tarikatlar esmâ nurundan sıfat nuruna, sıfat nurundan zat nuruna ulaşıyorlar.

Bizimki doğrudan doğruya sende tecelli eden Allah aşkı var ya. Esma nurunu, sıfat nurunu görmeden Zat nuruna ulaşırsın. Çünkü esmâ ile sıfat ile bizi uğraştırmazlar. Bu yakınlık, bu kolaylık bundandır işte.

Bizde bu kadar günahınla, bu kadar isyanınla, bu kadar eksikliğinle Meşayihe git. Sende aşk tecelli edecektir. Ama onu muhafaza etmek şart. O aşk sana verildiyse, nefis yolu ile, ibadet-amel yolu ile gidenlerin dört yılda aldığını sen kırk dakikada alırsın. Kırk saniyede alırsın.

       Pîr-i Sâmî tuttu destim sâki-i sahbâ gibi

       Yek nazarda aklım aldı dilber-i Rânâ gibi

….

       Varlığım dağını deldi açtı vuslat râhını

Varlık: İnsanın benliği bir dağdır.

Vuslat: Allah'a ulaşacak. Ama yolunu kesmiş. Delemiyor, aşamıyor.

       Bir nefeste cûşa geldi şehr-i dil derya gibi

….

       Vahdetin sırrın duyup yağmaya verdim gönlümü

       Dost göründü her taraftan aynıma Leylâ gibi

Bize vahdetin sırrını duyuracak Allah'tır. Biz duyamayız. Bunun için Allah'ı hakke’l-yakîn bileceksin.

Hakke’l-yakîn bilmek için âşık olacaksın. Âşık olmak için aşk ehlini bulacaksın. Allah öyle buyuruyor.

“Beni sevin. Sevdiklerimi sevin.”

Allah'ın sevdikleri kim? Âşıklar. Bizde âşık olmak için, âşıkları bulacağız. Allah'ı sevmek için. Allah'ı sevenleri bulacağız. Vahdetin sırrını duymak budur.

       Dost göründü her taraftan aynıma Leylâ gibi

Dosttan manâ Allah.

Bütün eşyadan Allah'ın sıfat nuru görünüyor. Bütün eşya senin için ayna olur.

Bizde evvelâ Rabıta var. Rabıta nurunu görmedikten sonra bunlara ulaşamayız. Esmâ nurunu da meşayihimizde göreceğiz. Sıfat nurunu da meşayihimizde göreceğiz. Zat nurunu da meşayihimizde göreceğiz. Üçü de mevcuttur onda. Çünkü O esmâ nurundan, sıfat nurundan geçmiş. Zat nurundan geçmiş. Seni, beni de geçirir.

İnsanı amelden, ilimden geçiren aşktır. Aşk hiçbir yerde bırakmaz insanı. Amel götürür götürür bir yerde bırakır. İlmi götürür götürür bir yerde takar. Keramet de yolu keser. Keramet de bir varlıktır.

Evliyaullah eğer arada vasıta olmuşsa seni atlatacak. Çünkü O gitmiş, gelmiş, görmüş.  Seni de götürecek. Evliyaullah’ın görevi: Hak'tan alır halka verir. Ne verecek? Altın, inci mi verecek, apartman mı verecek?”

Allah sevgisi verecek. Allah sevgisini senin kalbine dolduracak. O yetkilidir. Allah'ı sana O sevdirecek. O sevgi ile seni Allah'a ulaştıracak. Halkı alır, Hakk’a götürür. Ne ile götürür?

Allah'ı halka sevdirir. O sevgi ile götürür.

       Bulam dersen eğer ayni imanı

       Çalış ki şeyhinde olasın fani

       Sana senden yakın olanı tanı

Allah'a zaman yok, mekân yok. Evliyaullah Allah'ın sıfatları ile sıfatlaşmıştır. Evliyaullah da mekandan münezzehtir. Evliyaullah burada oturduğu halde, nerede anılsa orada ispatını gösterir. Bin yerde, yüz bin yerde ispat-ı vücut buldurur. Niçin? Tasavvuf kelâmları boşuna mı söylemiş?

“Bir yerdesin her yerdesin.” birliğine dâhil oldunsa, her yerdesin.

Zaman içinde zaman. Mekan içinde mekan. Şeyhinde fani olursan Allah'ın sıfat nuruna ulaşırsın. Bu ne demek?

Allah'ın sıfatlarını Evliyaullah'ta görürsün. İşte Rabıta-i Nakşi Cemâl budur. Biz daha rabıta-i hayaldeyiz.