Berzahda kalır ermez ise bu garîb insân Bu ikisidir zübde-i esrâr-ı hakikat ister isen vuslatı derûn ile ara Tevrat ile İncil ü Zebur Kâf ile ara Esmalarına emr edip ol Kadir ü Mennân Bil fer'indir âlemde olan nûr ile ervah Ger ister isen sözlerime hücceti bürhân Bundan geri Salih dahi sen olma mükedder
|
Berzah = Ara, arada, belâ, güçlük, manevi ceza.
Garlb = Yabancı, kimsesiz, tuhaf. Envâr = Nurlar. Enfâs = Nefesler. İhsan = İyilik etme, bağışlama, lütuf. Zübde = Öz, kaynak, asıl cevher. Esrar = Sırlar. Irgür = Eriş, ulaş. Hamiyyet = Din ve vatan koruma gayreti. İzhar = Gösterme, açığa çıkarma. Hüviyet = Allah'ın zat, zat sırları. Vuslat = Yetişme, kavuşma. Derun = İç bâtn. Kıllet = Yokluk. İllet = Dert. Nutk = Söz, sohbet Seng ile hârâ = Taş ile kaya. Kâf = Kur'ân-ı Kerîme işaret. Zümre-i esnaf = Esnaf cemaati (Ehl-iaşk). Esma = İsimler. Kadir = Kudret sahibi Allan. Mennân = Çok ihsan eden Allah. Ahsen-i Takvim = "Biz gerçekten insanı en güzel bi-çimde yarattık." (Tin; 4) Nefh = Üfürmek. Nefha-i Rahman = Allah'a ait nefes. Fer' = Şube. Âlem = Kâinat, dünya. Ervah = Ruhlar. Maâdin = Madenler. Zî-rûh = Canlı. Eşbâh = Cisimler. Agâh = Bilgili, haberli, uyanık Hücceti burhan = Delil ve belge. Sem' = İşitmek. Vech = Yüz. Yeksan = Gibi (yüzü gibi) Mükedder = Kederli olmak. Müyesser = Nasip olma, kısmet. Takdir-i ezel = Allah'ın ezeli hüküm ve takdiri. |