Bi-hamdillah kamu varım sen oldun

Bi-hamdillah kamu varım sen oldun 
Her eşyada taleb-kârım sen oldun 
Neye baksam seni anda görürem 
Bu manâdan meded-kârım sen oldun 

Garîb-i nâtüvânem yüzü kare 
Zelîl-i âcizem kalb-i âvâre 
Gene sensin kılan derdime çâre 
Dilimde cümle güftârım sen oldun 

Recâm senden hemân ancak rızâdır 
Bu abdi âcize hem nâ-sezâdır 
Atâ-yı lutf u ihsanın gözedir 
Zaîf abdem ki gaffarım sen oldun 

Saadet burcunun sultânı Ahmed 
Kamu derdlilerin dermanı Ahmed 
Hakîkat ilminin ummanı Ahmed 
Gönül şehrinde envârım sen oldun 

Zuhûr-ı mebdein nûr-ı Ahad'den 
Sıfatın menbaı ism-i Samed'den 
Müberrâsın yalan kibr ü hasedden 
Hakîkat gülü gülzârım sen oldun 

Senin sânında geldi "kün" hitabı 
Muallimsin beğim yüz dört kitabı 
Hakîkat illerinin âfitâbı 
Gönül şehrinde hünkârım sen oldun 

Hakîkat mürşidimiz Pîr-i Sâmî 
İhata eylemiş nurun tamâmı 
Zamanın kutbudur vaktin imâmı 
Bu yüzden ahd ü ikrarım sen oldun 

Bu Salih ümmetinden birgedâdır 
Yoluna baş ile canım fedadır 
Senin aşkın bana her dem gıdadır 
Yürekte âh ile zarım sen oldun

 

Taleb-kârım = İsteğim.

Anda = Onda.

Meded-kârım = Yardımcım.

Garib-i nâtüvânım = Zayıf, dermansızım.

Zelil = Alçak, aşağılanan.

Kalb-i âvâre = Serseri gönül.

Güftân = Söz

Abd = Kul.

Medh = Övmek. 

Nâ-sezâ = Yakışmaz.

Atâ' = Bağışlama, bahşiş.

Gaffarım = Affedenim.

Saadet burcu = Mutluluk kalesi.

Umman = Deniz.

Envâr = Nurlar.

Zuhûr-u mebdein nuru = Yaradılış başındaki nur (Peygamberimiz).

Ism-i Samed = Allah'ın ismi, kimseye ihtiyacı olmayan.

Müberrâ = Beri olan, uzak.

Gülzâr = Gül bahçesi.

Afitâb = Güneş, güzel.

Ahd i ikrar = Söz verme ve tasdik etme.