Bize vahdet sarayından gelen nûr-ı safadır pîr

Bize vahdet sarayından gelen nûr-ı safadır pîr
Marîz olan kulûbâtın kamusuna şifâdır pîr 

Anın Cibril'dir aklı doğup burc-ı saâdetden
Delîl-i peyk-i Rahmân'dır halîl-i enbiyâdır pîr 

Bular rûh-ı musaffadır ki "cemü'l-cem" e varmışlar 
Cemî'den farka gelmişler vekîl-i Mustafâ'dır pîr 

Yemîni arş makamıdır ledünniyât kelâmıdır 
Bular vaktin imamıdır delîl-i pîşvâdır pîr 

Bakarlar ahd-i mîsâka gönül vermezler âfâka 
Cemî-i kalb-i uşşâka veren nûr u ziyadır pîr 

Okurlar mekteb-i dilden alırlar buyu her gülden 
Bular gelmiştir iç ilden gürûh-ı asfiyâdır pîr 

Bular bir özge candırlar bular dârü'l-emândırlar 
Bular kutb-ı zamandırlar kamu vahdet-nümâdır pîr 

Kapısında seni me'yus kılmak sânına düşmez 
Kabûl-i hazret eyler bir büyük sâhib-atâdır pîr 

Pîrimiz Hazret-i Rehber Muhammed Sâmî-yi Server
Kamu uşşâkı mest eyler yüzü şems ü duhâdır pîr 

Tutup destin seni makbûl-i dergâh eyledi 
Salih Sözü hak kavli mutlak zî-hayâ sâhib-vefâdır pîr

 

 

 

 

 

 

Marîz olan kulûbât = Hasta olan kalbler.

Peyk-i Rahman = Allah'dan haber veren.

Hâlil-i enbiyâ = Peygamberlerin dostu.

Ruh-u musaffa = Tertemiz ruh.

Cemü'l-cem = Allah'ın yüksek sırlarına ulaşan.

Cemi'den fark = Eşyayı Hak'la görmek ve Hakkı eşyasız idrak veya Fenadan sonraki bekadır.

Arş = Dokuzuncu gök.

Pişvâ = Başkan.

Ahd-i mîsâk = "Kalu belâ" aninda ruhlardan Allah'ın aldığı söz.

Âfâk = Ufuklar.

Kalb-i uşşak = Âşıkların kalbi

Mekteb-i dil = Gönül mektebi.

Gürüh-u asfiyâ = Seçkinler güruhu, veliler.

Dârül-emân = Sığınılacak yer.

Vahdet-nûmâ = Allah'ın birliğini gösteren.

Mey'us = Kederli.

Sâhib-atâ = İhsan sahibi, cömert

Uşşak = Âşıklar. 

Şems = Güneş.

Duhâ = Kuşluk vakti.

Salih Sözü hak kavli mutlak zî-hayâ sâhib-vefâdır pîr = Doğru sözlü, sağlam vaitli, sözünde durur.