Bizim bu âlem-i mülk içre bir devrânımız vardır Ezelden âşıkız aşkın belâsın inkıyâd ettik Acâib andelîbiz kim bizim hiç goncamız solmaz Bizi isyan ile meşhûn sanar bu âlemin halkı Şikâr almaklığa geldik şikâr olduk bu âlemde Bu kesrette şühûd-ı vahdetiz gafletdeyiz sanma Cevahir kenzini bulduk olup hadim kapısında Tutup destim kabul etti beni Ol Hazret-i Şeyhim Tarîkat rütbesin giydir hevâmız Hû'ya tahvîl et İlâhî sâye-i Sâmî*de derdim ihtitâm eyle
|
Devrân = Dolaşma, gezinti.
Rah-ı Sıddık = Hz. Ebubekir yolu. Inkıyad = Bağlanma, isteyerek yüklenme. Ebdâl-ı aşk = Aşk dervişi Andelip = Bülbül. Hüma-yı kuds-i lâhut = Mukaddes ve ilâhi âlemin devlet kuşu. Beka gülşanı = Ölmez, solmaz gül bahçesi. Meşhun = Dolu. Arif-iâraf = Yüksek irfan eh-li, Veli. Şikâr = Av. Anasır bendi = Toprak, su, hava, ateş bağı. Bu kesrette şühûd-ı vahdetiz gafletdeyiz sanma = Bu çeşitli yaratıklar içinde Yaradan'a şahidiz. Hümâ-yı âsûman = Gökyüzüne ait devlet kuşu, Anka. Cevahir kenzi = Mücevher hazinesi. Hadim = Hizmetçi. Dest = El. Hevâ'nm huya tahvili = Anasır zıddiyetinin kalkması, kötü ahlâkın ahlâkı hamidiye dönmesi. Seyr-i lillah = Allah'ın sıfatları ile sıfatlanma. Ihtitam = Sona erdirmek. |