Dehre gelenin her biri bir kâr ile gitti Mü'min olanın cümlesi ebrâr ile gitti Ol kimseye kim ermedi eltâf-ı inayet Anlar ki özün kurtaramaz nefsin elinden Kâl ehli dahi kâlini irgürmedi hâlâ Mecnûn'u görün oldu kamu dillere destan Ferhâd dahi Şîrîn için dağları deldi Bülbül dahi feryâd ederek gül budağında Pervaneyi gör şem'i görüp canını attı izhâr idüben eyledi dâ'vâ-yı "Ene'l-Hakk" Ol serverimiz Ahmed ü Mahmûd u Muhammed Hem âlim ü kâmiller ile bunca velîler Teblîğ ederek bizlere ahkâmını Hakk'ın Sâmî gibi sultâna kılan sıdk ile bîat Salih ise hep benliğini pîrine verdi |
Ebrâr = Hayır sahipleri, iyiler.
Eltaf-ı inayet = Yardım lûtfu. Zümre-i füccar = Facirler grubu, günahkârlar. Âlem-i devvar = Dünya. Irgürmek = Erdirmek, yetiştirmek. Âlem-i ağyar = Yabancılar, inanmayanlar. Ser = Baş. İkrar = Dil ile söyleme, bildirme. İzhar etmek = Açıklamak. Sure-i İsra = Miracı anlatan Sûre. Asar = Eserler. Rû'yet-i didâr = Sevgiyi görme (cemal tecellisi). Envar = Nurlar. Vuslatı dîdar = Rüyet, Cemalullah. |