Derdli dil gaflette kalma derdine dermana bak Enfüsü âfâkı seyr et mahşerin bir aynıdır Her beşer sûretli cinni cân mı sandın zâhidâ Dil uzatma kâinatın Hâlik'i hep bir durur Sordular rûhdan Resulullah cevâbın vermedi Bir takım dehrî oturmuş aklu rûhdan bahs eder Hak "Kuli'r-rûhu min emri Rabbî" buyurmuş iken (1) Çok kulak verme bu kavmin ekseri deccâlîdir Hem müfessirden muhaddisden sahîh ahbâr ile Hâr ü hasdır ekserî sözler bırakma kalbine Sen bu nefsin pençesinden kurtaramazsın özün Pîr-i Sâmî Hazretine var yürü ihlâs ile Zü'l-cenâheyndir bekâ-ender-bekâ olmuş-durur Sûre-i Seb'ul-Mesânî'dir yüzü hem şübhesiz Haccü'l-ekber ister isen gel beri ey tâlibâ
|
Dil = Gönül.
Berzah = Dünya, ara, girdab. Mevt = Ölüm. Gülşân = Gül bahçesi. Errfüs Âfak = Nefis ile bunun dışındakiler, bâtn – zahir, nefse ve dünyaya ait olanlar. Savt = Ses, seda. Cinn = Cin, cin tayfası. Zâhid = Çok, aşırı sofu; kabasofu. Cân = Ruh. Cânân = Sevglii, gönül verilmiş. Ebu'l-Ervah = Ruhların babası, Peygamber efendimiz. (Bütün ruhlar Onun nurundan yaratılmıştır.) Setr etmek = Örtmek, gözlemek, saklamak. Hemyân = Kese,torba. Dehr = Ahirete inanmayan. Nâsı idlal eyleyen: = Halkı dalâlete sevkeden. (1) = "Ruh Rabb'imin emrindedir de" (lsrâ;85). Süfyân = İsyancı, azgın. Deccâlî = Deccal gibi, sapık, azgın, münkir. Müfessin = Tefsirci. Muhaddis = Hadis ilmiyle meşgul olan. Sahih = Doğru. Ahbâr = Haber, doğru haberler. Dürr = inci. Hârühas = Çerçöp. Dil sarayı = Gönül sarayı (Beyt-i Ce-lil). Mihmân = Misafir. Hekîm-i hazık-ı Lokman = Lokman Hekim gibi işinin ehli doktor (Mür-şid). Hizmet-i Merdân = Mertlerin hizmeti. Zü'l-cenâheyn = Zahir ve bâtn ilimleri ile âlim olan mürşid. Bekâ-ender-bekâ = Allah'ın isim, Sıfat ve Zat nurları ile nurlanan (Mürşid). Fevkâ'l-ulâ = Pek yüksek, çok ulu, yüksek. Sûre-i Seb'ul Mesânî = Fatiha Sûresi. Lâ havf = 'Onlara ne bir korku ne de üzüntü vardır." (Yunus; 62) Haccü'l-ekber = Arefesi Cuma'ya tesadüf eden ve yetmiş hacca bedel olan hac. Tâlib = Isteyici, mürid. Babında hadim = Kapısında hizmetçi. |