Derdli dil gaflette kalma derdine dermana bak

Derdli dil gaflette kalma derdine dermana bak 
Tutulup berzahda olma mevti yok gülşâne bak 

Enfüsü âfâkı seyr et mahşerin bir aynıdır
Harfi savtı olmayan bir mekteb-i irfana bak 

Her beşer sûretli cinni cân mı sandın zâhidâ 
Canın üzre tahtı kurup oturan cânâna bak 

Dil uzatma kâinatın Hâlik'i hep bir durur
Kimseyi hor görme dâim sendeki noksana bak 

Sordular rûhdan Resulullah cevâbın vermedi 
Ol Ebü'l-Ervâh iken setr ettiği hemyâna bak 

Bir takım dehrî oturmuş aklu rûhdan bahs eder 
Nâsı idlâl eyleyip söyleşdiği yalana bak 

Hak "Kuli'r-rûhu min emri Rabbî" buyurmuş iken (1)
Kendi kendiden çıkarıp söyleyen süfyâna bak 

Çok kulak verme bu kavmin ekseri deccâlîdir 
Hak Teâlâ'nın kelâmı Hazret-i Kur'ân'a bak 

Hem müfessirden muhaddisden sahîh ahbâr ile 
Mustafâ'nın söylediği dürr ile mercana bak 

Hâr ü hasdır ekserî sözler bırakma kalbine
Dil sarayın pâk edip Hak'tan gelen mihmâna bak 

Sen bu nefsin pençesinden kurtaramazsın özün 
Arayıp bul bir hekîm-i hâzık-ı Lokmana bak 

Pîr-i Sâmî Hazretine var yürü ihlâs ile 
Kul olup dur kapısında hizmet-i merdâna bak 

Zü'l-cenâheyndir bekâ-ender-bekâ olmuş-durur 
Gir kanadı altına fevka'l-ulâ seyrâna bak

Sûre-i Seb'ul-Mesânî'dir yüzü hem şübhesiz 
Oku "Lâ havf" âyetini sûret-i inşâna bak

Haccü'l-ekber ister isen gel beri ey tâlibâ
Salih'in babında hadim olduğu sultâna bak

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dil = Gönül.

Berzah = Dünya, ara, girdab.

Mevt = Ölüm.

Gülşân = Gül bahçesi.

Errfüs Âfak = Nefis ile bunun dışındakiler, bâtn – zahir, nefse ve dünyaya ait olanlar.

Savt = Ses, seda.

Cinn = Cin, cin tayfası.

Zâhid = Çok, aşırı sofu; kabasofu.

Cân = Ruh.

Cânân = Sevglii, gönül verilmiş.

Ebu'l-Ervah = Ruhların babası, Peygamber efendimiz. (Bütün ruhlar Onun nurundan yaratılmıştır.)

Setr etmek = Örtmek, gözlemek, saklamak.

Hemyân = Kese,torba.

Dehr = Ahirete inanmayan.

Nâsı idlal eyleyen: = Halkı dalâlete sevkeden.

(1) = "Ruh Rabb'imin emrindedir de" (lsrâ;85).

Süfyân = İsyancı, azgın.

Deccâlî = Deccal gibi, sapık, azgın, münkir.

Müfessin = Tefsirci.

Muhaddis = Hadis ilmiyle meşgul olan.

Sahih = Doğru.

Ahbâr = Haber, doğru haberler.

Dürr = inci.

Hârühas = Çerçöp.

Dil sarayı = Gönül sarayı (Beyt-i Ce-lil).

Mihmân = Misafir.

Hekîm-i hazık-ı Lokman = Lokman Hekim gibi işinin ehli doktor (Mür-şid).

Hizmet-i Merdân = Mertlerin hizmeti.

Zü'l-cenâheyn = Zahir ve bâtn ilimleri ile âlim olan mürşid.

Bekâ-ender-bekâ = Allah'ın isim, Sıfat ve Zat nurları ile nurlanan (Mürşid).

Fevkâ'l-ulâ = Pek yüksek, çok ulu, yüksek.

Sûre-i Seb'ul Mesânî = Fatiha Sûresi.

Lâ havf = 'Onlara ne bir korku ne de üzüntü vardır." (Yunus; 62)

Haccü'l-ekber = Arefesi Cuma'ya tesadüf eden ve yetmiş hacca bedel olan hac.

Tâlib = Isteyici, mürid.

Babında hadim = Kapısında hizmetçi.