Dertliyem derdinden Hazret-i Sâmî

Dertliyem derdinden Hazret-i Sâmî 
Sen tabîb-i âşıkane gelmişem 
Kabûl-i hazret kıl işbu gulâmı 
Zâtın gibi âlî-şâne gelmişem 

Hakîkat neyyiri kulle-i Kâf'dan 
Tevellüd eylemiş nûn ile kâf'dan 
Halâs et bizleri semt-i hilâfdan 
Sen delîl-i âsumâne gelmişem 

Bu ten kuşu hevâ ile heveste 
Murg-ı canım feryâd eyler kafeste 
Rabıtamız sensin her bir nefeste 
Ben bu yola sadıkane gelmişem 

Düşürdün bizleri aşkın nârına 
Hîç sormazsın derdlilerin zarı ne 
Ber-dâr olmak için zülfün darına 
Hâk-i paye bu ihsâne gelmişem 

Canım demem ben bu tendeki cana 
Eğer vasıl eylemezse cânâna 
Âhir bu derd beni eyler dîvâne 
Derman için sen Lokmâne gelmişem 

Ebterim gönülden evlâdım yoktur 
Yuvasız bir kuşam bilâdım yoktur 
Senden gayrı sâhib-irşâdım yoktur 
Andelîbim bu gülşane gelmişem 

Felek benim ile iddâya düştü 
İftirâk deryası serimden aştı 
Erenler himmeti geldi erişti 
Sâmî gibi bir sultâne gelmişem 

Salihem usandım dâr-ı fenadan 
Bir an kurtulmadım rene ü anadan 
Bin iki yüz altmış üçte me'vâdan 
Bir beşer sûretli Hân'e gelmişem

Tabîb-i âşıkân = Aşıkların hekimi.

Gulâm = Köle, kul.

Âli-şân = Şânı yüce, üstün.

Neyyir = Nurlu.

Tevellüd = Doğma, doğum.

Semt-i hilaf = Şeriat ve tarikata karşı olma.

Asûmân = Gökyüzü.

Mevâ ile heves = Nefsin ve bedenin
arzuları.

Zâr = Ağıt.

Ber-dâr = Asılarak öldürülmek.

Hâk-i pây = Ayak toprağı.

Ebter = Soyu kesik, evlâdı olmayan.

Bilâd = Belde, şehir.

Sahib-irşâd = Irşâd edecek sahibi, irşada ehil.

Iftirak = Ayrılık, muhtelif fikirler.

Dâr-ı fenâ = Dünya,yok olacak yer.

Rene ü anâ = Eziyetve yorgunluk.

Me'vâ = Yurt,ev,yer.