Eğer pîrim bana eylerse himmet Zuhura getirem birkaç meâni O'dur aslım benim fer'i mukayyed Görünür cebhesinde nûr-u Ahmed Olar kâim-makâm-ı Mustafâ'dır Olar can ilinin bülbülleridir Oların ruhlarının yok karârı Olar bu âlemi devran ederler Bular bu âlemin hem berzahında Kişiye derd büyük sermâyedir bil Hevâ-yı nefsine tâbi olanlar Alamazlar özün nefsin elinden Ömür bir cevherdir kadri bilinmez Cihanda şimdi kâl ehli çoğaldı Sürüyü büsbütün kendileri yer Bular benzer koyun başlı kilâba Sefînen yok ise kalma karada Huda hâzır diye ikrar edersin Ya dersin bir-durur Hallâk-ı âlem Benim gözümde görürsün hilâli Helak etmek dilersin mâr-ı nefsin Eğer derdin olaydı ey birader Hakîkat güllerin görmek dilersen 0 kim âmâ-durur çeşm-i basîri Cihanda Mürşid-i Rabbani Ol'dur Kamu derdlilerin dermanı Ol'dur Füyûzâtı erişir şarka garba Meded pîrim benim ol dest-i gîrim Seni Hak bilmeyen ol geçrevîler Kelâm-ı Hakk'a gûş olmayanlar Senin sayende Sâlihdir bu Derûnum pâk edip hubb-ı sivâdan Bu ten-i Ya'kûb'un ref et hicabın |
Meânî = Manâ, hikmetli söz.
Fer = Kol, dal, kök. Mukayyed = Kayıtlı. Dil = Gönül. Cebhe = Alın, yüz. Vâris = Mirasçı. Kaimmakam = Yerine bakan, vekil (kaymakam buradan gelmedir ve Vali'nin yerine vekil demektir). Pâsubân = Gece bekçisi. Âşiyan = Kuş yuvası, ev, bina. Zeminüâsuman = Yer ve gökyüzü. Na-tüvan = Zayıf, güçsüz. Berzah = İki şeyin arası, iki âlem arası. Âhir = Nihayet, son olarak. Karuban = Kervan. Hevâ-yı nefs = Nefsin arzuları. Kande = Nerede. Dârül-emân = Sığınak, sığınacak yer. Kal = Söz, lâf, kuru ve boş söz. Civan = Genç. Kilab = Köpek. Sefine = Gemi. Keştiban = Kaptan. Hallâk = Durmadan yaratan Allah, yaratmasında kesinti olmayan. Hilâl = Kıl, çöp. Girân = Değnek, ağaç. Mâr-ı Nefs = Yılan nefis. Hızr-ı zaman = Mürşid. Âmâ = Kör. Çeşm-i basiri = Gören gözü. Der = Kapı. Dârul-eman = Sığınılacak yer. Kutb-ı zaman = Kutubların kutbu. Manevî derecelerin en yükseğine ulaşan. Cenâb-ı Hakkın esma ve sıfat tecellilerine mazhar olan. Evliyanın âmiri. Füyûzât = İlim, irfan, bolluk, verimlilik. Şark-garb = Doğu-bat. Nisbet = Bağlılık, ilgi. Dest-i gir = Elden tutan, yardım e-den. Ziya = Işık, aydınlık. Kulûb-ıâşikan = Âşıkların kalbi. Derun = İç, batın. Hubb-ı sıva = Dünya, madde sevgisi. Münevver eylemek = Nurlandır-mak. Ref = Kaldırma, açma. Hicab = Örtü. Vuslat =Kavuşma. geçrev = Eğri gören, sapık.Hakkın kelamına kulak vermeyenler. Feyz = Bolluk, gürlük, ilim, irfan. Himmeti feyz-i pirân = Pirlerin manevi yardımı. Mihribân = Sevgili. |