El-meded ey Pîr-i Sâmî Şâh-ı hûbân el-meded

El-meded ey Pîr-i Sâmî Şâh-ı hûbân el-meded 
Pîr-i Tâgî hürmetine eyle ihsan el-meded

Benliğimiz berzahından nefsimiz eyle halâs 
Hürmetine ism-i azam Kâf-ı Kur'ân el-meded

Aç basîret aynımız ferdaya salma sen bizi
Kıl terahhum çekmeyelim bend-i hüsran el-meded

Hem yüzün Sebu'l-Mesânî "kenz-i vahdet" kalbiniz 
Hâfız-ı hıfz-ı emânet sensin ey cân el-meded

Kabe inşâ-yı Halil'dir sendedir beyt-i Celîl 
Sensin Allah'ın delîli rûh-ı sultân el-meded

Sen makâm-ı kudsiden kurtarmağa geldin bizi 
Ahdine kıl vefa derde derman el-meded

Nûr-ı Ahmed'le boyandın hem dem-i îsâ ile 
Vuslatınla bizleri kıl cümle şâdân el-meded

Cânâ cânân cân dahi cânânâ kavuşmak diler 
Arada var "berzahun lâyebgıyâni" el-meded

Pîr-i Sâmî sayesinde çok muamma söylerem 
Salih'i eylerse şahım ehl-i irfan el-meded

 

 

 

 

 

Meded = Yardım, istek, aman

Şah-ı hûbân = Güzeller şahı.

Pir-i Tagî = Abdurrahman-ı Tagi Hazretleri.

Benlik berzahı = Benliğin içinden çıkılmaz bir belâ olarak kabul edilmesi.

Basiret aynı = Basiret gözü (Burada basiret, ileri görüş, seziş, uyanıklık gibi anlamlara gelir).

Ferda = Gelecek; âhiret

Terahhum = Merhamet etmek

Bend-i hüsran = Ziyan bağı.

Sebü'l Mesâni = Yedi âyet (Fatiha Sûresi).

Kenz = Hazine.

Hâfız-ı hıfz-ı emânet = Emâneti saklayan, koruyan.

İnşâ-yı Halil = Hz. Ibrahim'inyapısı.

Beyt-i celil = Allah in evi.

Dem-i îsâ = Hz. İsa'nın nefesi

Vuslat = Yetişme, kavuşma.

Şâdân = Sevinçli; sevinçli kimseler.

"Berzahun la yebgıyân" = "Aralarında birbirine karışmayan iki deniz vardır." (Rahman Sûresi; 20)

Muamma = Mânâsı gizli ve anlaşılması çok zor sözler.