El-meded ey Pîr-i Sâmî Şâh-ı hûbân el-meded Benliğimiz berzahından nefsimiz eyle halâs Aç basîret aynımız ferdaya salma sen bizi Hem yüzün Sebu'l-Mesânî "kenz-i vahdet" kalbiniz Kabe inşâ-yı Halil'dir sendedir beyt-i Celîl Sen makâm-ı kudsiden kurtarmağa geldin bizi Nûr-ı Ahmed'le boyandın hem dem-i îsâ ile Cânâ cânân cân dahi cânânâ kavuşmak diler Pîr-i Sâmî sayesinde çok muamma söylerem
|
Meded = Yardım, istek, aman
Şah-ı hûbân = Güzeller şahı. Pir-i Tagî = Abdurrahman-ı Tagi Hazretleri. Benlik berzahı = Benliğin içinden çıkılmaz bir belâ olarak kabul edilmesi. Basiret aynı = Basiret gözü (Burada basiret, ileri görüş, seziş, uyanıklık gibi anlamlara gelir). Ferda = Gelecek; âhiret Terahhum = Merhamet etmek Bend-i hüsran = Ziyan bağı. Sebü'l Mesâni = Yedi âyet (Fatiha Sûresi). Kenz = Hazine. Hâfız-ı hıfz-ı emânet = Emâneti saklayan, koruyan. İnşâ-yı Halil = Hz. Ibrahim'inyapısı. Beyt-i celil = Allah in evi. Dem-i îsâ = Hz. İsa'nın nefesi Vuslat = Yetişme, kavuşma. Şâdân = Sevinçli; sevinçli kimseler. "Berzahun la yebgıyân" = "Aralarında birbirine karışmayan iki deniz vardır." (Rahman Sûresi; 20) Muamma = Mânâsı gizli ve anlaşılması çok zor sözler. |