Ey erenler arslanı

Ey erenler arslanı 
Geldin imdada sâkî 
Doldurdun Erzincan'ı 
Nûr u ziyada sâkî 

Nisbet-i Pîr-i Tâgî 
Sende kurmuş otağı 
Sînen cevahir dağı 
Dağıtma yâde sâkî 

"Allah'u nurun" nuru 
Sende kılmış zuhuru 
Cismin tecellî Turu 
Gönlün me'vâde sâkî 

Dîdâra karşı canın 
Aynıdır hem îmânın 
Solmaz gonca dehânın 
Gül-i şinâde sâkî 

Ey andelîb-i Huda 
Sohbetin ruha gıda 
Sendedir râh-ı Huda 
Zât u Esmada sâkî 

Nefha-i Âdem demi 
Seninledir hem-demi 
Hasta diller merhemi 
Sende ziyâde sâkî 

Ey sûret-i insanî 
Asrın şâh-ı merdânı 
Kıl bizlere ihsanı 
Bâb-ı sehâda sâkî 

Şensin Hakk'ın halîli 
Âşıkların delîli 
Saykal eyle bu dili 
Nûr-ı cilada sâkî 

Himmetü'r-ricâl sende 
Taklîü'l-cibâl sende 
Her türlü kemâl sende 
İşbu arada sâkî 

Sensin Yûsuf-I Ken'ân 
Hüsnüne cümle hayran 
Sen beni eyle kurbân 
Verme cellâda sâkî 

Kul eyle bu dergâha 
Ey enfâs-ı Mesîhâ 
Ümmet oluben şaha 
Geldim irşada sâkî 

Mebde ile meâdım 
Bilmekliğe mu'tâdım 
Şâd et dil-i nâşâdım 
İrgür âbâda sâkî 

"Men Aref" in sırrını 
Sende buldum dürrini 
Hakîkatin bahrini 
Eyle küşâdE sâkî 

Dârü'l-emân sendedir 
Ayn-ı îmân sendedir 
Hak nümâyan sendedir 
Vakt-i evhâda sâkî 

Varlık dağın delmeyen 
Ağlar iken gülmeyen 
Şeyhini Hak bilmeyen 
Düşer hüsrana sâkî 

Ledünnî varidatın 
İsm-i zâttır evradın 
Şefîisin usât in 
Haşr-ı kübrâda sâkî 

Esrâr-ı rûh-l âlem (1)
Gönlündür levh ü kalem 
Bir miskin kemter kulam 
Bâb-ı rızâda sâkî 

Rûh-ı musavver sensin 
Nûr-ı münevver sensin 
Encüm-i enver sensin 
Şehr-i sabâda sâkî 

"Küntü kenz"in esrarı 
Seninledir iş'ârı 
Nutkun Mesîhâ-vârî 
Kalbi ihyada sâkî 

Destin kudret kabzası 
Ehl-i aşkın cezbesi 
Gönlün tevhîd ravzası 
Hubbun Mevlâ'da sâkî 

Halîl'in gülistanı 
İsmail'in kurbânı 
Hem mürşid-i Rabbânî 
Feyz-i şümâda sâkî 

Ahadden hem Ahmed'i 
Bilirsin Muhammed'i 
Koyma bu mukayyedi 
Bend-i gulâda sâkî 

Sil mâsivâyı tenden 
Ref et hicabı candan 
Al benliğimi benden 
Gitsin irâde sâkî 

Varidatın nûr dağı 
Derûnun cennet bağı 
Ağzın hayât ırmağı 
Kelâmın bade sâkî 

Vechinde yedi âyet 
Fâtiha'ya işaret 
Ey neyyir-i hidâyet 
Seb'-i semâda sâkî 

Sensin Hakk'ın habîbi 
Derdlilerin tabîbi 
Bırakma bu garîbi 
Dâr-ı fenada sâkî 

Günü tuttu himmetin 
İlhâm-ı Hak sohbetin 
Cevlân eder nisbetin 
Fevka'l-ûlâda sâkî

Şehr-i hakikat gülü 
Sensin yine bülbülü 
Koymagıl ehl-i dili 
Menzil-i "lâ"da sâkî

Rûh-ı akdes sultânı 
Cân derdinin dermanı 
Sâmî-yi Erzincani
Şeyhü's-saâde sâkî

Sâdık kuldur Salih'in 
Düşmüş kaldır Salih'in
Şahım güldür Salih'in 
İrgür murada sâkî

Saki = Su veren, içki dağıtan.

Zıya = Işık, aydınlık.

Sine = Göğüs.

Cevahir = Kıymetli madenler. 

Yâd = El, yabancı

Tür = Tur dağı

Me'vâ = Yurt, mesken

Dîdâr = Yüz, cemal

Dehân = Ağız

Şinâ = Suda yüzme

Andelîb-i Huda = Allah'ın sevgilisi

Râh-ı Hudâ = Allah yolu

Hemdemi = Can-ciğer arkadaşlık 

Ziyâde = Fazla

Şah-ı Merdân = Mertlerin sultanı.

Bab-ı sehâ = Cömertlik kapısı

Saykal = Cilacı, cila

Himmetü'r-ricâl = Büyük himmet sahibi evliya. 

Taklîü'l-cibâl = Dağları yerinden oynatan.

Arâ = Bölge, mıntıka

Enfâs-ı Mesihâ = Nefesi ile ölülere hayat veren.

Mebde = Evvel, başlangıç.

Meâd = Âhiret

Şâd etmek = Sevindirmek.

Dil-i na-şâd = Kederli gönül.

Ergür = Erdir, eriştir.

Âbâda = İmar edilmiş.

Dürr = İnci.

Küşâde = Açılmış.

Dârü'l-emân = Sığınılacak yer

Ayn-ı îmân = Hakiki iman.

Nümâyan = Görünen, meydanda.

Vakt-i evhâd = Asrın önde geleni, zamanın kutbu.

Hüsran = Zarar, ziyan.

Ledünni = İlahi sırlar.

Varidat = Sahip olunan şeyler.

Evrâd = Vird.

Şefi' = Şefaat eden.

Usât = Günahkârlar.

Haşr-ı Kübrâ = Kıyâmet günü

(1) = Ruhlar âleminin gizli sırları.

Levhükalem = Defter ve kalem.

Kemter = İtibarsız, noksan.

Bâb-ı rızâ = Rıza kapısı.

Rûh-u musavver = Cisimlenmiş ruh.

Nûr-u münevver = Parlak nur.

Encüm-ü enver = Yıldızların en parlaki.

Şehr-i sabâ = Saba şehri. Hz. Süleyman zamanında Yemen'de Belkıs adlı Melikenin hüküm sürdüğü şehir.

"Küntü kenz" = "Ben bir gizli hazine idim. Bilinmek için mahlûkâtı yarattım." Kudsi hadis.

iş'âr = Haber verme.

Nutk = Söz, sohbet

Mesihâ-varî = Hz. Isa gibi.

ihya = Diriltme.

Dest = El.

Kabza = Tutulacak yer.

Ravzâ = Bahçe.

Hubb = Sevgi.

Gülistan = Gül bahçesi.

Şümâ = Mumlar

Mukayyed = Bağlı, kaydolmuş.

Bend-i gûla = Şeytanî sevgiler.

Neyyir-i hidâyet = Hidâyet güneşi.

Seb-i semâ = Yedisemâ.

Dâr-ı fena = Dünya.

Cevlân = Gezinme. 

Fevka'l-ulâ = En yüksek yer.

Ehl-i dil = Gönül ehli, aşıklar.

Ruh-i akdes = Pek mukaddes ruh.

Şeyhü's-saade= Saadet veren şeyh