Ey gönül sabr et bu dehrin gamı gavgâsı geçer

Ey gönül sabr et bu dehrin gamı gavgâsı geçer 
Bir gün âsûde olur bu demi davası geçer 

Seni bir fen ile bin derdi belâya düşürür 
Mey-i efsânesi hem bâde-i sahbâsı geçer 

Kanı ol yosma kıyafet kanı ol sîm-i beden 
Dokunur bâd-ı ecel hüsn-i temaşası geçer 

Bu cihan bülbüllerinin gülüne etme heves
Bozulur revnakı ol gonca-i hamrâsı geçer 

Nice bin cilve-i nâz ile hırâmân edenin 
Bozulur ruhleri mûyu gül-i ra'nâsı geçer 

Bu cihan hûblarının vuslatına can verenin 
Erişir vakt-i hazan aşk ile sevdası geçer 

Şeb-i zulmette yürü vuslat-ı cânânı dile 
Doğar ol şems-i hakîkat şeb-i yeldâsı geçer 

Cân kuşu pervâz urup bu ten yuvasından gider 
Bu gönüller âleminin cümle vesvâsı geçer 

Âlem-i vahdet yüzünden bir tecellî kılsa 
Hakk Kesret içre nefs-i şû'mun cümle iğvâsı geçer 

Bir kişi ister ise olsun cihan mülküne şâh 
Sarınır bir kefene devlet-i Dârâ'sı geçer 

Doğurur kendisi besler yine sonra seni yer 
Sana bir zehr içirir sanma ki yarası geçer 

Söylenir dillerde bir Mecnûn u Leylâ her zaman 
Günde yüz bin nice Mecnûn ile Leylâ'sı geçer 

Hüsn iline şah olan bir Yûsuf-u Ken'ân mıdır 
Âlem-i hûbânda çok mahbûb-ı zîbâsı geçer 

Gör bu çarhı nice bin âlemleri devrân eder
Herbirinde nice birzîr ile bâlâsı geçer 

Sarihin şerh ettiği gör bir tecellî Turudur 
Kim bilir kim nice bin Tûr ile Musa'sı geçer 

Mürdeler ihya eden âlemde bir îsâ mıdır 
Devr eder âlemde çok nutk-ı Mesîhâ'sı geçer 

Pîr-i Sâmî açmaz ise ger basîret aynımız 
Salih'in beyhude sözler ile enfâsı geçer

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dehr = Zaman, dünya.

Asude = Rahat, gailesiz, dinç (olan).

Fenn = Marifet, hüner, sanat

Mey-i efsâne = Efsânevî şarab.

Bâde-i sahba = Şarap kadehi, muhabbet.

Kanı = Hani.

Sîm beden = Gümüş endamlı, güzel.

Bâd-ı ecel = Ölüm rüzgârı.

Hüsn-i temâşâ = Güzel seyri, seyretmesi.

Revnak = Tazelik, güzellik. 

Gonca-i hamrâ = Kırmızı gonca.

Cilve-i nâz = Nazlı cilve.

Hırâmân = Salına salına, naz ve edâ ile yürüyen.

Ruh = Yanak.

Mûy = Kil,tüy.

Gül-i ranâ = Kırmızı gül.

Hûb = Güzel.

Vuslat = Kavuşma.

Vakt-i hazan = Yaprak dökümü, güz.

Şeb-i zulmet = Karanlık gece.

Şems-i Hakikat = Hakikat güneşi.

Şeb-i yelda = Uzun gece, en uzun gece.

Pervâz = Uçma, uçuş.

Vesvâs = Vesvese, şüphe.

Nefs-işûm = Uğursuz, şom nefis.

Iğvâ = Kötü-vesvese verme

Devlet-i Dara = Eski Iran hükümdarı. Dâra'nın devleti.

Hüsn ili = Güzellik şehri.

Yusuf-u Ken'ân: = Güzellik ülkesinin Yusuf'u (Hz. Yusuf)

Âlem-i hûban = Güzellikler alemi.

Mahbûb-ı zibâ = Sevgilinin güzelliği

Çarh = Çark, felek, gök.

Devrân = Devir.

Zîr = Alt 

Bâlâ = Üst.

Şârih = Şerheden, açıklayan

Şerh etmek = Açıklamak, açık anlatmak.

Tecelli = Görünme, Allah'ın lûtfuna nail olma, kalbde ilahî sırların âyân olması.

Tür = Tur dağı.

Mürdeler ihya eden = Ölüleri dirilten.

Nutk-ı Mesihâ = Hz. Isa nefesli (Mürşid).

Basîret aynımız = Gören gözümüz.

Beyhude = Aslı yok, boş.

Enfâs = Nefesler.