Gam günümdür sevdiğim gel olma yanımdan ırağ Yok ümîdim vuslat-ı dîdârına ey meh-likâ Mah-cemâlin gösterip yağmaya verdin aklımı Bizleri mesrur edip bas dil sarayına kadem Âlem-i lâhût-ı kudsün bülbülü cân kandesin Bilmezem sîmurg-ı Kâfim âşiyânın kandedir "Mutu kable en temûtû" sırrı olsun aşikâr Hazret-i Şeyhim Muhammed Pîr-i Sâmî serverim Sâlih'â ibret-nazarla bak cihanın halkına
|
Irağ = Uzak.
Urmak = Vurmak. Dağ = Ateşle yakma, dağlama Vuslat = Kavuşma, yetişme. Didâr = Yüz, çehre; görme. Mehlika = Ay gibi yüzlü güzel. Name = Mektup. Firağ = Ayrılık, ayrılma. Mah = Ay. Dürr ü mücevher = Mücevher ve inci. Şeb-çirağ = Gece aydınlığı, ışık. Mesrur = Sevinçli, mesut. Dil sarayı = Gönül sarayı. Kadem basmak = Ayak atmak, gelmek. Lâhut-u kudsü = Mukaddes âlem. Bülbül-i cân = Canın hayat, kuşu. Haccül-ekber = Büyük hac, Kurban Bayramı arefesi Cumaya raslayan hac ki bu yetmiş hacca bedeldir. Kaf dağının zümrütü anka kuşuysan yuvan nerdedir bilmem. "Mûtû kable en tem'utû' = "Ölmeden önce ölünüz" (Fenafillah olunuz). Aşikâr = Meydanda, açık. Server = Başkan. Bî nihayet = Sonsuz. Mülk-ü Beka: = Ölümsüz ülke, bekâ-billah. Yerâğ = Ahiret azığı,azık. |