Gel canını terk eyle ki cânân doğa senden

Gel canını terk eyle ki cânân doğa senden 
Hem kalbini pâk eyle ki irfan doğa senden 

Aldanma sakın sözlerine dîv-i recîmin 
Ver kuvvetini ruha ki vildân doğa senden 

Tevhîd topunu destine al "Hû"ya devam et 
Bir gün ola Haydar-sıfât arslan doğa senden 

Süfyânîlerin sözlerine eyle tahammül 
Sabr eyle gönül derdine derman doğa senden 

Ey murg-ı gönül âlem-i süflîde dolaşma 
Ulvîde olan ravza-i gülşan doğa senden 

Kibr ile hased eyleyüben olma muannid 
Ol asl-ı sehâ lutf ile ihsan doğa senden 

Dil şehrine gir mekteb-i irfana kadem bas 
Bul hâtemini hükm-i Süleyman doğa senden 

Cân vermede Cercis gibi ol derd ile Eyyûb 
Kati eylegör nefsini kurban doğa senden 

Yakûb oluben kûşe-i ihsanda karâr et 
Bir gün ola ki Yûsuf-ı Ken'ân doğa senden 

Tut dâmenini Hazret-i Sâmîgibi pîrin 
Ol rûh-ı Muhammed'deki seyrân doğa senden 

Salih seni terk eyleyip öz nefsini fehm et 
Zulmette yürü şems ile tâbân doğa senden

Dîv-i recîm = Kovulmuş şeytan ve cin.

Vildân = Veled-i kalb, kalbin uyanması.

Dest = El.

Süfyânî = Süfyân'e mensub, süfyânla ilgili.

Murg-ı gönül = Gönül kuşu.

Ravza-i Gülşan = Gül bah-çesi.

Muânnid = İnatçı.

Asl-i sehâ = Cömert asıllı.

Dil şehri = Gönül şehri.

Hâtem = Mühür.

Cercis = Yüz defa öldürülüp, her seferindedirilen bir peygamber.

Küşe-i ihsan = İhsan köşesi.

Dâmen = Etek

Fehm etmek = Anlamak.

Şems = Güneş.

Tâbân = Işıklı, parlak.