Gel ey cân eyleme cânânı zayi" Edersin gonca-i verdânı zayi' Gül olmayan bağa bülbül gelir mi Senin aslın-durur sırr-ı "nefahtü" Geçip "lâ" perdesin "illâ"ya azm et Makâm-ı kudsî lâhûtun hümâsı Ki sensin "Alleme'l-esmâ"ya mazhar Olup bir kâmil inşâna mukârin Olup dergâh-ı Sami'de müdavim Eğer Salih gibi battal olursan |
Zayi' = Kaybetme, yitirme.
Gonca-i verdân = Gül goncası. Gülşan = Gül bahçesi. "Nefahtü …' = "Ruhumdan üfürdü-ğüm zaman…1 (Sad; 72) Nefha-i Rahman = Rahman'in nefesi. Cevher-i iman = İman cevheri. Makam-ı kudsî = Mukaddes, yüce makam. Lâhûtun hüması = İlâhî âlemin devlet kuşu. Mürtefi seyrân = Yükselen, yükselip çıkan gidiş(seyir). Mukârin = Yakın. Sohbet-i Merdân = Şeyhin sohbeti. Müdavim = Devamlı. Battal = Boş, işlemez, tembel. Himmet-i pirân = Şeyhlerin himmeti. |