Gel ey derd ehli maşukun sakın kaçma cefâsından

Gel ey derd ehli maşukun sakın kaçma cefâsından 
Bu birgülzâr-ı fânîdir ne tutmuşsun yakasından 

Gülistanı gülü hardır dolu akreb ile mârdır 
Yediğin giydiğin nârdır usanmazsın belâsından 

Unuttun ahd-i mîsâkı cemâli nûr-ı müştakı (1)
Ne çok sevdin bu âfâkı geçemezsin hevâsından 

Ne için âleme geldin ne için nefse kul oldun 
Ne öğrendin neler bildin ne kesb ettin sivâsından (2)

Bu derdin çâresine bak derûnun aşk oduna yak 
Seni eylemesin ihrâk soyun gaflet libâsından 

Dünyadan el çek ol fânî ara bul kâmil inşânı 
Kılagör derde dermanı meded iste atasından 

Olardır vâris-i Ahmed olardır sâhib-i himmet 
Olardır âleme rahmet alan feyz-i Huda'sından 

Karışma hikmete ey cân deme bu yahşi bu yaman 
Muhabbet âteşine yan doyulmaz hîç saf asından 

Sana şeyhin yeter bürhân içip vahdet meyinden kan 
Haber al sırr-ı "er-Rahmân alel-arşıstevâ" sından 

Kemâl-i kudretin izhâr kılıp ol Hazret-i Cebbar 
Kimini kıldı ehl-i nâr celâli iktizâsından 

Kimini eyledi mesûd kimini eyledi mesdûd 
"Ene'l-Hak" söyledi Nemrûd olub merdûd hatâsından (3)

Kimini eyledi makhûr kimini eyledi mâmur
"Ene'l-Hak" söyledi Mansûr olup mesrur atasından (4)

Görün şehzadeler n'oldu birisi sararıp soldu 
Biri susuz şehîd oldu bu aşkın macerasından 

Bilinmez âlemin fendi bozulmuştur cihan şimdi 
Velîler gözlerin yumdu bu asrın dil-rübâsından 

Eğer himmet erişmezse pîrimiz Şeyh-i Sami'den 
Halâs olmaz gönül şehri cehalet kir ü pasından

Bu Salih sâye-i Sâmî'de yâ Rab kâmyâb olsun 
Diler kim aynına çeksin basiret tûtîyâsından

Mâr = Yılan.

(1) = Kâlu belâ'daki vaadini, ordaki Cemalullahı unuttun.

Âfâk = Dünya.

Kesb etmek = Kazanmak.

Sivâ = Başka, gayri.

ihrak = Yakma, ateşe atma

Ata = İhsan, bağış.

(2) = "Allah'ın Rahman ismi arşı kapladı." (Taha; 5)

İktizâ = Lazım gelme, gerekme.

Mesdûd = Nasibi yok

(3) = "Ben Allah'ım" diyen Nemrud, Hak kapısından kovuldu.

Makhûr = Kahredilmiş.

(4) = "Allah bendedir" diyen Mansur ihsana uğradı.

Dikübâ = Sevgili, gönlü kapan.

Kâmyâb = Talihli, bahtiyar, mutlu.

Ayn = Göz.

Tütiyâ = Göze çekilen sürme.