Gezeriz hayvân-ı nâtık misâli Pîr-i Sâmî kademinde türabız Bizlere tarîfe ne hacet gülü İmtihan-ı yârdır cevr ile sitem Nefsim bana râm ol düşme teşvîşe Mezuniyyet almış aşk mektebinden Gönlüme nakş oldu hubb-ı cemâli "Men aref" sırrına vâkıf olmuşam Himmet-i evliya bize yâr iken Gönderdi Sâmî'sin ol Pîr-i Tâgî Benlik berzahından âzâd olmuşuz Gönül fehm edeli "lâ"dan "illâ"yı Âteş-i aşkınla yandır Salih'i
|
Hayvân-ı nâtık = Konuşan hayvan.
Eki i şurb = Yemek ve içmek. Kadem = Ayak. Turâb = Toprak. Câh = Mevki. Kâmyâb = isteğini bulmuş, kavuşmuş. Kanâat-nişin = Kanaat eden,razı. Ehli harâb = Gönlü yıkık, kırık Ekvân = Varlıklar, yaratıklar. Mûy = Saç, kıl. Gûnâ-gûn = Türlü türlü. Buyu elvân = Çeşitli güzel kokular. imtihân-ı yâr = Sevgilinin imtihanı (İllet, zillet, gıllet). Müsavi = Eşit, aynı. Medh ile zem = Övmek ve yermek. Râm olmak = İtaat etmek. Teşviş = Şüphe. Fasid = Bozuk. Sırr-ı leben = Göğüs sırrı, sadır ilmi, Ledün ilmi. Leb = Dudak. Bi-fehm = Anlayışsız. Hubb-ı cemâl = Cemâlinin sevgisi. Kil ü kâl = Dedikodu. Dünya-perest = Dünyaya tapan. Mutmainne kalası = İmanın kemâl hali, emniyete alınmış imân Ser-hünkâr = Padişahların başı. "Kabe kavseyn" = "Miraçta iki yay gibi yakın oldular." (Necm; 9) Şeb-çerağ = Ay, gece aydınlığı. Ahd ile peymân = And ve yemin. "Lâ" dan "illâ" = "Allâh'dan başka ilâh yoktur" Tevhidinde yoktan varın anlaşılması Mecnûn-veş = Mecnûn gibi. Rûh-ı musaffa = Saf ruh,temiz kalb. Mir'at = Ayna. Şarâb-ı leb = Söz, sohbet, dudak şarabı, aşk. |