Giriftâr-ı aceb sevdâ-yı aşk oldun mu sen Salih Hevâ-yı nefsine tâbi olup gaflette mi kaldın Eriştin mi bu âlemde aceb bir himmet ehline Ömür sermayesini cümle kîl ü kale sarf ettin Bağırtlak gibi illerde gezip âvâre mi kaldın Biraz kuttâ-ı râhîlerle ömrün zay'e mi verdin Der'i âsîlerin dârü'l-emânıdır bilâ-şübhe Riya ile olan amel seni nârdan halâs etmez
|
Giriftar = Derde düşme, yakalanma.
Cür'a = Yudum, içim. Hevâ-yı nefs = Nefsin arzuları. Firak = Ayrılık. Âlem = Dünya. Himmet ehli = Mürşidi kâmil. Kîl ü kâl = Dedikodu. Kulûb-u ârifan = Ariflerinkalbleri. Âvâre = Serseri, boş gezen, aylak. Kutta-ı râhî = Yol kesen, eşkiya, tarikat eşkiyası. Der = Kapı. Dârû'l-emân = Sığınacakyer. Bilâ-şübhe = Şüphesiz. Biat etme = Bir kimsenin hâkimiyetini tanıma, ona bağlanma. Sıdk = Doğruluk, yürek temizliği, halis. Riya = Özü, sözü bir olmama, iki yüzlülük. Amel = İş, niyet, ibadet Nâr = Ateş. Halâs = Kurtuluş. |