Gönülden bî-haberdir ekser-i halk-ı cihan gördüm

Gönülden bî-haberdir ekser-i halk-ı cihan gördüm 
Özün bilmez sözü sûret-perest olmuş ayan gördüm 
Eriştim âhiri bir mürşide Hızr-ı zaman gördüm 
Demi enfas-ı îsâ'dır Muhammed'den nişan gördüm 
Vücûdun gülşanı ey dil senin hep varidatındır 
Kamu gördüklerin cümle senin zâtı sıfatındır

Dilersen Hakk'ı bilmek terki tecrîd ol hemân durma 
Olup meddâh-ı âlem yok yere beyhude lâf urma 
Eğer sîmurgu ankasan gurâbın yanına varma 
Hakîkat andelîbi ol gözünü gülden ayırma 
Vücûdun gülşanı ey dil senin hep varidatındır 
Kamu gördüklerin cümle senin zâtı sıfatındır

Muhabbet râhına gir sohbet-i pîre devam eyle 
Seni bil merd-i Hak'tır irgüren Hakk'a meram eyle 
Gıdasın kes bu nefsin nevmi şeb rûzi haram eyle 
Dilersen Hakk'a ermek nefsini sen sana râm eyle 
Vücûdun gülşanı ey dil senin hep varidatındır 
Kamu gördüklerin cümle senin zâtı sıfatındır

Şerîat ilmiyle âmil olan bir mürşidi ara
Fena gülzârına bakma saadet hûrşîdin ara 
Pîr-i Sâmî'ye var kardaş hakîkat cemşîdin ara 
Bu asrın muktedâsıdır eriştirir seni yâra 
Vücûdun gülşanı ey dil senin hep varidatındır
Kamu gördüklerin cümle senin zâtı sıfatındır

Umurun Hakk'a tefvîz et n'ederse hoş eder Mevlâ 
Seher bülbülleri ol güle karşı eyle vaveyla 
Eğer Mecnûn isen bak gör cihan halkı kamu 
Leylâ Geçip "lâ"perdesinden Salihâ ol "mazhar-ı illâ" 
Vücûdun gülşanı ey dil senin hep varidatındır 
Kamu gördüklerin cümle senin zâtı sıfatındır

 

 

 

 

 

 

Bi-haber = Habersiz.

Sûret-perest = Resme tapan, şekle tapan.

Hızr-ı zaman = Zamanın hızrı (Mürşid).

Demi enfâs-ı Isâ = Nefesi Hz İsa'nın ölüleri dirilten nefesi gibidir.

Gülşan = Gül bahçesi.

Dil = Gönül.

Terki tecrîd olmak = Masivayı terk ve iyiyi kötüden ayır.

Meddah-ı âlem = Âlemi öven.

Beyhude = Boş.

Simurgu anka = Otuz kuşa birer tarafı benzeyen ve zümrüdü anka da denen büyükefsanevi kuş.

Gurâb = Karga.

Andelib = Bülbül.

Râh = Yol.

Sohbet-i pîr = Mürşidin sohbeti.

Merd-i Hak = Hakkın doğruluk timsali olan (Mürşid).

Nevm = Uyku.

Şeb-ruz = Gece ve gündüz.

Râm etmek = Bağlamak, emre uydurmak.

Hûrşîd = Güneş.

Cemşid = Şarabı bulan hükümdar. Aşk ve muhabbet

Muktedâ = Tâbi olunan, uyulan reis.

Umurun Hakka tevfiz etmek = Her iş ve amelini Allah'a bırakıp ona havale etmek.

Vaveyla = Feryad etme, bağırma; çağırma.