Hüsnün diyarından eyledin cüda

Hüsnün diyarından eyledin cüda 
Bize haram ettin illerimizi 
Kangı şükûfeye oldumsa şeydâ 
Koymadın sunmağa ellerimizi 

Meydân-ı hüsnünde oynatırsın at 
Ne diyardan geldin ey hûrî-sıfât 
Cihanın şahların hep eyiedin mât 
Kırdın kanat ile kollarımızı 

Kaşların mihrâbdır gözlerin hatîb 
Demlerin hayâttır leblerin tabîb 
Yanağında feryâd eyler andelîb 
Rakîbler dermesin güllerimizi 

Vechinde yazılmış Seb'ul-Mesânî (1)
"İnnâ fetahnâ" dan verir nişanı (2)
Âfitâb-ı hüsnün yandırır canı 
Zülfün sed eylemiş yollarımızı 

Hazret-i Sâmî'den giymişem tacı 
"Ve'd-Duhâ" yüzüdür "ve'l-Leyli" saçı (3)
Olmak isteyenler f ırka-i nâcî 
Ziyaret eylesin pirlerimizi 

Yeter ettin bu Salih'e itabı 
Bir zaman gösterdin yevmü'i-hisâbı 
Şimdi arz eylersin ümmül-kitâbı 
Büsbütün lâl ettin dillerimizi 
 

 

 

Hüsnün diyarı = Güzellik diyarı.

Cüda = Ayrılmış.

Şükûfe = Çiçek bahçesi. 

Kangı = Hangi.

Şeydâ = Divâne. Aşktan aklını kaybetmiş.

Meydân-ı hüsn = Güzellik meydanı.

Hûrî-sıfât = Cennet kızı gibi.

Dem = Soluk 

Lebler = Dudaklar.

(1) = Yüzünde Fatiha Sûresi yazılmış.

(2) = "Biz sana fethi müyesser kıldık" (Fetih; 1).

Âfitâb-ı hüsn = Güneş gibi güzellik. 

Sedd eylemek = Tutmak, çevirmek.

(3) = Duhâve Leyi sûreleri.

Fırka-i naci = Sünniler, kurtulmuşlar fırkası. Ehli sünnet.

itâb = Azarlama

Yevmü'l-hisâb = Hesap günü, kıyamet

Ümmül-kitâb = Fatiha sûresi.