Kılalım zârılık Hakk’a edelim çok münâcâtı

Kılalım zârılık Hakk'a edelim çok münâcâtı 
Delilimiz Muhammed'dir kabul etmez mi hâcâtı 
Gönül şehrin müzeyyen kıl gözet dâim kulubâtı 
Gelir sana Huda'dan çok büyük mihmân seher vakti

Bizim bu benliğimizdir düşürmüş bizi girdaba 
Bu bir sihr-i muazzamdır bizi bend etmiş etnâba 
Teşebbüs edelim sıdkı hulûs ile bir esbaba 
Duamız müstecâb eyler bizim gufran seher vakti 

Açıldı ravza-i tevhîd ne durursuz uyanıklar 
Gülün şeb-nem zamanıdır erişin bağrı yanıklar 
Saladır cem olunsun reng-i dildâre boyanıklar 
Cemâlin arz eder âşıklara cânân seher vakti

Erişti nefha-i Rahman açıldı lâle sünbüller 
Okurlar ism-i a'zam cümle kudsîler ve bülbüller 
Bu esrâr-ı ilâhîden haberdâr olmayan diller 
Ne yatarsın behey gafil uyan bir an seher vakti

Bütün uşşâkı mest etti çıkuben Ravzadan bûyı 
Zemîni asumanı hep münevver eyledi rûyı 
Kanı berdâr olan gelsin göründü ebrudan mûyı 
Bu bir ıyd-ı muazzamdır olun kurbân seher vakti

"Nefahtü fîhi min ruhî" unutma ey garîb inşân 
Düşün bir mebde-i aslın nice bir gezersin hayvan 
Duhûl et kalb-i irfana bu derde bulasın derman 
Hitâb-ı "ircıî" Hak'tan gelir her an seher vakti

Tarîk-i Nakşibendî'den alanlar vuslat-ı kâmı
Figânı andelîb-âsâ ederler subh ile şâmı 
Kulûb-ı sâliki ihya kılar hep nisbet-i Sâmî
Dolar bûy-ı Muhammed'le bu Erzincan seher vakti

Pîrimiz Şeyh-i Sâmî'dir Muhammed'dir Anın ismi
Bekâbillâh olup zâtı tecellî Turudur cismi
Boyanıp reng-i dildâre bilinmez anların resmi
Okurlar mekteb-i dilde bular Kur'ân seher vakti

Beni benlik harâb etti bu yüzden olmadım ma.mûr 
Dökülür gözlerim yaşı sanasın mislidir yağmur 
Tecellî eylese dilber gönül şehri olur mesrur 
Urur mevci gelir cûşa kamu umman seher vakti 

Beni benlik harâb etti dilimde kuru da'vâdır 
Kulûb-ı mutmainnem var pîrim uşşâk-ı Mevlâ'dır 
Cefakeş Sâlih'em bilmem serimde bu ne gavgadır
Ulüvv-i himmetin muhtâcıyam sultân seher vakti

 

 

 

 

 

 

 

Zâr = Ağlamak.

Münâcât = Yalvaran, dileyen

Hâcât = Dilekler, ihtiyaçlar.

Müzeyyen = Süslenmiş.

Kulûbat = Kalbler.

Mihmân = Misafir.

Seher = Tan yeri ağırmadan önceki vakit

Girdâb = Tehlikeli yer.

Sihr-i muazzam = Muazzam sihir, büyü.

Bend = Bağlamak.

Etnâb = Çadır ipleri.

Esbâb = Vâsıtalar, sebebler.

Gufran = Affetme, merhamet etme.

Müstecâb = Kabul edilmiş, makbul.

Şebnem = Çiğ tanesi.

Reng-i dildâr = Sevgilinin rengi.

Kudsiler = Melekler.

Esrâr-ı ilâhi = İlâhi sırlar.

Uşşak = Aşıklar.

Buyi = Koku.

Rûyı = Işık.

Berdâr = Asılmış.

Ebrudan mûyı = Kaşından kılı

lyd-ı muazzam = Ulu Bayram

Duhûl etmek = Girmek.

Andelib âsâ = Bülbül gibi.

Subh ile şâm = Sabah ile akşam.

Mekteb-i dil = Gönül mektebi.

Mesrur = Sevinçli.

Mevci cuşa gelmek = Dalgalarının coşması.

Uşşak-ı Mevlâ = Allah'ın âşıkları.