Mansûr “ene’l-Hak” söyledi

Mansûr "ene'l-Hak" söyledi 
Gördü hakîkat darını 
Çıktı aradan kend'özü 
Hep aşka verdi varını 

Mansûr değil cân söyledi 
Cân içre cânân söyledi 
Ol rûh-ı sultân söyledi 
Keşf eyleyip esrarını 

Görün Nesîmî Hazretin 
Nurunu gördü Ahmed'in 
Yüzünde şâb-ı emredin 
Yaktı muhabbet nârını 

Soyup akıttılar demi 
Vuslat bulup gitti gamı 
Ne "sîn"i kaldı ne "mîm" i (1)
Gör âşıkın bâzârını 

Gör n'eyledi Muhyiddîn'i 
Boğazlanıp aktı kanı 
Dosta feda kıldı canı 
Hiç bozmadı ikrarını 

Erdi ana hükm-i kaza 
Dedi budur bâb-ı rızâ 
Esrâr-ı feth-i Murtazâ 
Bıraktı çok asarını 

Nûr-ı zemîn ü âsumân 
Keşf oluben oldu ayan 
Gördü bu nuru âşıkân 
Arttırdı âh u zarını 

Açmak dilersen yolu sen 
Ol vahdetin bülbülü sen 
Bul bir dikensiz gülü sen 
Hiç görmeyesin harını 

Her kim bu meyden içmedi 
Ağ u karayı seçmedi 
Hem "kün fekân" dan geçmedi 
Bulmadı dil envârını 

Aşkın meyinden içegör 
Ağı karadan seçegör 
Cân gözlerini açagör 
Tâ göresin dildârını 

Bir pîre teslîm et özün 
Bilmek dilersen kend'özün 
Yüzünden ayırma gözün 
Terk et bu günün kârını 

Pîrden haberdâr olmayan 
Önünde berdâr olmayan 
Doğru vefâdâr olmayan 
Ol kande bulur yârini 

Sâmî gibi canı görün 
Ol dürr ü mercanı görün 
Vechinde îmânı görün (2)
Mülk-i beka mimarını (3)

Pîrden murâd irşâd imiş 
Sanma hemân evrâd imiş 
Maksûd "le-bi'l-mirsâd" imiş 
Göstere doğru yârini 

Tez yol alan sohbet-durur 
Derdlilere devlet-durur 
Ariflere hikmet-durur 
Açar gül-i gülzârını 

Sâmî gibi var serverim 
Pîrim delîlim rehberim 
Bir âsî Salih kem-terim 
Vasf eylerim güftârını

Dâr = Dar ağacı.

Keşf = Bir sırrı öğrenme.

Esrar = Sırlar.

Şab-ı emred = Sakalı, bıyığı gelmemiş genç, civan.

Dem = Kan.

Vuslat = Kavuşma.

(1) = "Sin" ve "mim" harfleri Sami’yi ima.

Bâzâr = Çarşı, pazar.

İkrar = Tasdik, kabul.

Hükm-i kaza = Her hususta Allah tarafından evvelce verilmiş olan hüküm.

Bab-ı Rızâ = Rıza kapısı, Allah'ın rızası.

Feth-İ Murtazâ = Hz. Ali'nin fethi.

Âsâr = Vazifeler, görevler.

Zemînü âsumân = Yer ve gökyüzü.

Dil envârı = Gönül nuru.

Berdar = Asılmış.

(2) = Yüzünde imanı görün.

(3) = Ölümsüz mülk mimarını.

Maksûd = İstek.

Le-bi'l-mirsâd = "Inne rabbeke lebil mirsâd" 'Doğrusu Rabbın hep gözetmekteydi" (Fecr; 14).

Gül-i gülzâr = Gül bahçesinin gülü.

Kem-ter = İtibarsız, hakir.

Vasf eylemek = Övmek.

Gutlar = Sözler.