Nefha-i Rahmânîden açıldı meydân-ı adem Mebdei âlem-nümâdır mazhar-ı esrâr-ı (1) Nûr-ı Ekrem Rûh-ı A'zam Akl-ı Küllî hem (3) Ma'deni kevn ü mekândır hem o bahrin mâdeni (4) Kimini eyler gedâ kimini dehre şâh eder Ceng eder gavgâ eder (ol) sonra yine sulh eder Bir taraftan var eder ol bir taraftan yok eder Mihr ü mâh arz u semâvât râm olunmuş emrine (6) ism-i zâtın mazharı "Fevka'l-ulâ-tahte's-serâ" (8) Âlemi kılmış ihâtâ mecmaü'l-bahreyn odur (10) Kabza-i kudrettedir bahs eylemek mümkün değil Câmiü'l-bahr-ı sıfattır nüsha-i kübrâdır ol (12) Kesret ehlinin fenası vahdet ehline beka Hem ecel derdine derman bulmadı Lokman Hekîm Ehl-i hikmet zerre denli bilmedi ahvâlini (15) Sağı cennet solu duzah batnı haşrin aynıdır (16) Benliğin şehrin harâb et lâ-mekân şehrine gir (18) Yok olacak benliğindir eylegil mahv-ı vücud Aç basîret gözlerin seyr et fena gülzârını Âlem-i gaybın vücûdun cümle eyler aşikâr (20) Durmaz işler kârbânı bir taraftan var olur "Küllü şey'in hâlikun" fermanını icra eder Gir adem şehrine ey dil hikmet-i Yezdâna bak (21) "Küllü şey'in yerciu" aslına ric'at ettirir Hafız ismin mazharıdır hep hazâin andadır (24) Her ne var arz u semâda halk olan eşyaların Ol nazargâh-ı Huda'dır beyt-i kübrâ andadır (26) Bir muhît-i bahr-ı a'zam mevc-i deryalar gibi (28) Arif ölmekten kaçar mı canını cânân alır Sırr-ı "mûtû" zümre-i âşıkların bayramıdır (31) Gaflet ehli yüz çevirir eyler andan nefreti Her belâ-yı renci mihnetten anı eyler halâs (33) Rûz u şeb cehd et birader sen seni yok idegör (34) İşbu deryalar adem şehrinde bil bir katredir (36) İşbu dehrin şöhretine sânına aldanma kim Varlığın sonu fenadır yokluğun sonu beka Varlığın cümle ademden almadın mı ey püser (39) Harfi savtı olmayan bir mekteb-i ulyâdır ol (41) Vâsıta oldu arada Hazret-i Rûhu'l-emîn (43) Zâhirâ derler adem şehrinde birşey yokdurur (44) İns ü cin vahşî tuyûra hükm eden bir serveri (46) Kuvvetine mâlına mağrur olanlar n'oldular Bunca davâ-yı enâniyet edenler n'oldular Âlem-i kesrette çok elvan suret gösterir (49) Ehl-i vahdet zümresinin yolları andan geçer Her sıfattan günde yüz bin türlü revnak gösterir (51) Irgalandıkça muattar zülfünün her mûyları (53) Sahn u sahraya hayâtı irgürüp bâd-ı sabâ (55) Bir zamân ismâîl-âsâ bir Halil'e ol püser (56) El çekip ağ u karadan farîg u âsûde ol (58) Tâlib-i dînâr olup aldanma dünyâ mâlına (60) Ölmeseydi birbirin yerdi cihan halkı kamu Bu cihan gülzârının bünyâdına oldur sebeb (62) Derdine sabr eyle dehrin Hazret-i Eyyûb gibi (64) Tîğ-ı cellâd gamzesi bir anda yüz bin kan eder (65) Goncadan yüz gösterir bülbülleri feryâd eder Hüsnünü arz eyleyip âşıkların canın alır (68) Ref edip kesret hicabın gir muhabbet şehrine (69) Cennetü'l-Huld içre zevk eder iken Âdem Ata (70) Hazret-i Mûsâ elinde bir dıraht iken asâ (72) Şübheden kurtarmak için ol zamanın halkını Âlem-i âmâda iken cümle esmalar tamam (75) Bir elinde var hayâtı bir elinde zehr-i mâr (77) Kalbini pâk eyle kim Hak'tan sana mihmân gele (78) Gelmeseydi âleme ol kâinatın mefharı (79) Cümle âlem hüsnünün meftunu olmuşken anın (81) Öyle bir sultâna hadim olmuşuz ne gam bize (83) Ol adem şehrinde kurmuştur velayet tahtını (85) Tende lahmi Salih'in eşyada sehmi kalmadı (87)
|
Nefha-i Rahmani = İlâhi nefes.
Meydan-ı adem = Yokluk meydanı (adem: yokluk). Kâf u nun "kün fekân" = Ol ve yok ol emri. Şekl-i elvan = Türlü renkler, çeşitler. (1) = Hakk'ın sim tecelli edince âlemler olmaya başladı. (2) = Adem'in sânı her nefeste var ve yok eylemektir. (3) = Allah'dan ayrılan nurun tecellileri sayılıyor. (4) = Odenizin madeni yaratıklar ve yerin aslıdır. (5) = Adem, Rahman'in sırrı gizli ve ezeli bir sun'udur. Geda = Dilenci. Dehr = Dünya. Fenn = Tuzak. Fâni = Ölümlü. Ceng = Savaş. Sulh = Barış. Lahza = An. Derya = Deniz. Yeksan = Bir, birlikte olan. (6) = Güneş ve ay, arz ve semalar emrine uymuştur. (7) = Zahiri, Settarı (ayıpları örten) isminin denizi olan adem. (8) = Yüce yerler ve yerin dibi Zat adının mazharıdır. (9) = Alt ve üst hep adem madenindendir. (10) = Âlemi çepeçevre kuşatmış toplanmış denizler odur. Kamu ebrar = Bütün iyiler (Müslümanlar). Kabza-i Kudret = Kudret eli, Allah'ın sun'u. (11) = Sübhan'ın denize benzeyen Zat'ı-nın sanki adem bir damlası gibidir. (12) = Sıfatlarını toplamıştır büyük. (13) = Hayat ve nimeti, ekmeği, besleyeni adem. (14) = Görünen ve gömmeyen herşeyin dermanı oldu. (15) = Hikmet ehli ahvalini zerre kadar bilmedi. Pinhan = Gizli. (16) = Sağı cennet, solu cehennem ve karnı hasrın benzeridir. (17) = Hesap gününün terazi ve kantarı ondadır. (18) = Benlik şehrini yık, mekansızlık şehrine gir. Seyran-ı adem = Yokluğu seyret Mahv-ı Vücud = Vücudunu yok et, varlığı at. (19) = Kalbini safi edip ademin genci ol. Fena gülzârı = Ölümlü gülbahçesi (Dünya). Şükûf-ü gül = Gül çiçeği. (20) = Görünmeyen âlemin varlığını meydana çıkarır. Cennetül-Mev'â = Sekiz cennetten birisi. Kârbân = Kervan. Cezb eder = Kendine çeker. Küllü şeyi'n hâlikun = "Her şey helak olucudur." (Kasas; 88) Celb eder = Çeker, kendine çeker, yazı ile çağırır. (21) = Adem şehrine gir ey gönül Allah'ın hikmetine bak. (22) = Ademi ölümlü sanma, O ölümsüz bir âlemdir. Külli şey'in yerciu = "Her şey aslına donar âyeti gereği geri döndürür. (23) = Adem, Allah'ın habercisi ve bir rehber ve başkandır (24) = Allah'ın Hafız isminin mazharı olup hazine ondadır. (25) = Bütün isim ve isim sahiplerini toplamıştır adem. Arz u semâda halk olan = Yer ve Gökte yaratılan. (26) = Hepsini kuşatmış, sahip ve bekçisidir adem. (26) = Hûda'nın baktığı yer, büyük Allah evi ondadır. (27) = Gizli, hazine sırrının açıklığa çıkışı oldu adem. (28) = Dalgası denizler gibi olan bir okyanustur. (29) = Âlemlere hayat verir, sabahı ve güneşi adem. (30) = Yabancılar elinden kurtarır onu, aslandır adem. (31) = Kalplerin mutmain olması âşıkların bayramıdır. (32) = Ölümsüzlük devletinin mülkü, gezinti yeridir adem. Bâr-ı girân = Ağır yük. (33) = Sıkıntı ve eziyetle belalardan onu kurtarır. (34) = Gece gündüz çalışıp varlığın yok et (35) = Allah'ın dışındakilerin karanlığına ay ve güneş gibidir adem. (36) = Bu denizler adem şehrinde bir damla gibidir. (37) = Ucu bucağı, başı sonu yoktur ademin. (38) = Canını vermeyenlerin hepsi ölü olur. Irgürmek = Eriştirmek. (39) = Varlığın hepsini ademden almadın mı ey oğul. (40) = Bu dünyaya çırılçıplak gelmedin mi. (41) = Harf ve sesi olmayan bir yüksek okuldur. (42) = Bu kadar konuşmanın hepsinin en güzel sözü adem. (43) = Arada vasıta oldu Cebrail aleyhisselâm. "Kenz-i Mahfi" = Saklı hazine. (44) = Adem şehrinde alınıp satılan bir mal yoktur. (45) = Öyleyse nerden aldı bu inci ile mercanı adem. (46) = İnsan, cin, hayvan ve kuşlara emreden bir başkanı. Âhiri = Sonunda. (47) = Yer altına koydu öldürdü pehlivanları adem (Neriman: Zaloğlu Rüstemin babası). Davâ-yı enâniyet = Benlik davası. (48) = Allah'ın emirlerine aykırı hareket eden günahkârları ve firavun'u ne etti. (49) = Yaratıklar âleminde çok çeşitlilik gösterir. (50) = Herbirine nurdan giyecekler giydirir adem. (51) = Her sıfattan günde binlerce şekil gösterir. (52) = Hem Gökyüzünün gündoğusu ve dünyanın gülbahçesi adem. (53) = Sallandıkça güzel koku saçar saçının telleri. (54) = Muhabbet sarhoşlarının kokusu tenlere hayat verir (55) = Sabah rüzgârı kır ve ovalara hayat verince. (56) = Hz. ismail gibi bir Halil'e oğulluk yap. (57) = Nefsini kurban etmek için emre uy. (58) = Akve karadan el çekip rahat et (59) = Büyük bir iş bilmeyip nefsini öldür ve şah ol. (60) = Attım, parayı isteyip dünya malına aldanma. (61) = Yerler ve denizlerin inci mercanı adem. Âli ihsan = Büyük lütuf, bağış. (62) = Bu cihan gülbahçesinin kurulmasına sebep odur. (63) = Hikmet ilmi şehrinin ayı, güneşi adem. (64) = Dünyanın dertlerine Hazret Eyyüb gibi sabret. (65) = Celladın kılıcı gibi gamzesi bir andayüzbin kimseyi öldürür. (66) = Ölümlü âlemin Hz. Ali'si adem. (67) = Vahdet yüzünden parlayan Hz. Lokman'ın nurudur. Gülistan = Gülbahçesi (68) = Güzelliğini göstererek âşıkların canını alır. Berk urmak = Şimşek çakması. Mur-u Lemân = Parlayan nur. (69) = Yaratıkların Hakkı perdeleyen çokluğunu bırakıp muhabbet şerh rinegir. Gülsen = Gülbahçesi. (70) = Hz. Âdem Huld Cennetinde zevk ederken. (71) = Onu ayrılık iline saldı Şeytanı adem. (72) = Hz. Musa'nın elinde bir ağaç iken asası. (73) = Sihirbazın sihirine karşı bir yılan etti adem. (74) Hz. İsa'yı Hz. Meryem'in karnında konuşturdu adem (75) = Amâ âleminde esma ve sıfatlar zatta kaim iken. (76) = Ahmed'in Nurundan ademin görüntüsü hasıl oldu. (77) = Bir elinde hayat, diğer elinde yılan zehri. (78) = Kalbini temizle ki Hak'dan sana misafir gelsin. (79) = Kainatın varlığı ile övündüğü peygamber âleme gelmeseydi. (80) = Âb-ı hayat damlasını Hızır'a içir-mezdi. (81) = Cümle âlem O'nun güzelliğine vurulmuşken. (82) = Kenan ilinin sultanı Hz. Yusuf'u köle olarak sattırmadı mı? (83) = Öyle bir sultana hizmetçi olmuşuz ki gam, keder bize ne ki. (84) = Piri Sami olmuş iken kükreyen as-lanvari adem. (85) = O adem (yokluk) şehrinde velayet tahtına oturmuştur (86) = Ölümsüzlük mülküne çeker bütünde. (87) = Salih'in tende eti, eşyada da arzusu kalmadı. (88) = Can kuşu kanat açıp uçmakta adem. |