Öttü cân bülbülü açıldı güller

Öttü cân bülbülü açıldı güller 
Hicran gitti şâd gelmeğe az kaldı 
Bağlandı perdeler kuruldu teller 
Kudüm ile saz gelmeğe az kaldı 

Cânân çatmış kaşlarını gözünü 
Bizden kesmiş selâmını sözünü 
Bir gün olur ben de çekmem nâzını 
Şitâ gitti yaz gelmeğe az kaldı 

Kaldır gül yüzünden nikâbı dilber 
İçir leblerinden şarâbı dilber 
Yandı ciğerimin kebabı dilber 
Cân bedenden vaz gelmeğe az kaldı 

Bizlere çektirir aşkın zarını 
Hoyrat vurmuş hayvasını nârını 
Al yanak üstünde gördüm hârını 
Hazân ermiş güz gelmeğe az kaldı 

Pîr-i Sâmî geldi açtı yolları 
Göründü Salih'e cânân illeri 
Tûtî kumru zabt eylemiş gölleri 
Ördek ile kaz gelmeğe az kaldı

Hicran: Ayrılık, keder.

Şâd = Sevinç.

Şitâ = Kış.

Nikâb = Örtü.

Leb = Dudak.

Vazgelme = Bırakma, terk.

Hoyrat = Soğuk rüzgar, don.

Hâr = Ben.

Hazân = Sonbahar.

Tûtî kumru = Konuşan papağan.