Senin aşk-ı hayâlinden gece gündüz döner eflâk

Senin aşk-ı hayâlinden gece gündüz döner eflâk 
Senin sun-ı kemâlinden akıllar edemez idrâk 

Ki sen ol Nûr-ı Ekber'sin keramet tacı başında
Ki sen ol Rûh-ı A'zam'sın senin şanındadır "levlâk" 

Ki sen ol Akl-ı Evvel'sin muhît-i Arş-ı Azam'sın 
Kamu esmayı câmi'sin senindir hem hayat-ihlâk 

Gözün aç bî-basar bir bak senin bildiklerin bırak 
irâden aşk oduna yak kimindir gör bu mâl-emlâk 

Semâda ismi Ahmed'dir bu âlemde Muhammed'dir
Ahad'den vahidiyyettir bu sözde olmagıl şekkâk 

Zemîn ü âsumân nuru Anın nuru değil midir 
O'dur hem zübde-i âlem O'dur hem sadrı "erselnâk" 

Pîrimiz Şeyh-i Sami'den zuhur etmiştir envârı 
Hem oldur vâris-i Ahmed hem oldur ahsen-i zî-pâk 

Yalancı nefsini ıslâh eğer etmezse bu Salih
Halâs olmaz bu zulmetden bu âlemden gider gam-nâk

Eflâk = Felekler, gezegenler.

Sun-ı kemâl = Olgun işlerin, tedbirin.

Levlâk = 'Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım" (Ha-dis-i kudsi)

Muhit-i Arş-ı Azam = Yerin arşı azamdır.

Kamu esmayı cami = Bütün isimleri toplayan.

Hayat – ihlâk = Yaşatmak – öldürmek.

Bî-basar = Gözsüz.

Aşk odu = Aşk ateşi.

Mal emlâk = Mal-mülk.

Şekkâk = Şüpheci.

Zemin ü âsumân = Yer ve Gök.

Zübde-i âlem = Âlemin özü, hülâsası.

Sadrı "erselnak" = "Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik* ilâhi hitabına göğsü daralmadan hazmı ile muhatap olmuştur.

Envâr = Nurlar.

Vâris-i Ahmed = Peygamberimizin mirasçısı.

Ahsen-i zi-pâk: Tertemiz, güzel.

Halâs = Kurtulma.

Gam-nâk = Gam, keder, tasa.