Söz ile bir kalbe doğmaz ledünni

Söz ile bir kalbe doğmaz ledünni
Bütün azaları dil olmayınca 
Nefs-i emmârenin bilinmez fendi 
Gönül şehri bahr-ı Nîl olmayınca 

Söz ile bulunmaz bir sâdık muhîb 
Derde düşmeyince aranmaz tabîb 
Her bir şükûfeye konmaz andelîb 
Madem ki içinde gül olmayınca 

Her bir âşık vâsıl olmaz yârına 
Berdâr olmayınca vuslat darına 
Pervâne-veş düşüp aşkın nârına 
Mansur gibi yanıp kül olmayınca 

El çek mâsivâdan bırak bu câhı 
Râz-ı derûnundan eylegil âhı 
Cânân illerinin açılmaz râhı 
Varıp bir kâmile kul olmayınca 

Pîr-i Sâmî gibi sâhib-irşâdı 
Bulup kapısında kılak feryadı 
Hiç birimiz bulamazık necatı 
Bizim delîlimiz Ol olmayınca 

Salih bu sözlerin yalan olamaz 
Her beşer süratli insan olamaz 
Her bir kimse ehl-i irfan olamaz 
Kırk yerden yarılmış kıl olmayınca

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ledünni = llâhîn sır ve ilimler.

Dil = Gönül.

Nefs-i emmâre = Bütün kötü ahlâklara sahip olan, küfür sıfatında olan nefis.

Fend = Tuzak, hile.

Bahr-i Nil= Nil nehri.

Muhib = Seven.

Şükûfe = Çiçek bahçesi.

Andelip = Bülbül.

Vasıl olmak = Ulaşmak.

Berdar = Asılmış-darağacı.

Vuslat = Sevgiliye kavuşma

Dâr = Darağacı.

Pervâne-veş = Pervanegibi.

Nâr = Ateş.

Mansur = Hallacı Mansur.

Mâsiva = Allah'dan başka her şey.

Câh = Mevki, makam.

Râz = Sır, içten.

Râh = Yol.

Kâmil = Kemâle ermiş.

Sâhib-irşâd = Irşad edici. 

Necat = Kurtuluş.

Dem = Rehber (Mürşid).

Ehl-i irfan = İrfan ehli.