Sun ey sâkî hayât bahrinden âbı

Sun ey sâkî hayât bahrinden âbı 
Dağılsın gönlümün zulmet sehâbı 

Helak olsun bu ahlâk-ı zemîme 
Tulû'etsin hakîkat âfitâbı 

Aradan mahv olup kalksın irâde 
Mukadderden zuhur etsin cevâbı 

Yürek yandı bu hicran âteşinden 
Akıtır gözlerimden gör hûn-âbı 

Şarâb-ı vahdetin hamrın dilersen 
Yürek kanıdır âşıkın şarâbı 

Şeriat ilmiyle ol âmil evvel 
Güzelce ver suâl ile hisâbı 

Ledünnî ilmini pirinden öğren 
Budur âşıkların şahım kitabı 

Akılsız teşneler bilmez giderler 
Su sanıp çölde gördüğü serabı 

Sanarlar kâmil insân bî-fehimler 
Ki her gördükleri şeh ile şâbı 

Söz ile mürşid-i kâmil bulunmaz 
Şahan zan eyleme her bir gurâbı

Fenadan çek elin iste bekâyı 
Bir el dönderemez iki dolabı 

Tegannîyle namazı kıldıranın 
Cemâ'atten eşed olur azabı 

Def ile dünbelekle zikr edenler 
Huda'dan eylemezler mi hicabı 

Müeddeb ol eriş kalb-i selîme 
Mukarreb ehfi ol terk et bu hâbı 

Muhammed Şeyh-i Sâmî'dir pîrimiz 
Hakîkat şehrinin miftâh-ı babı

Hayâlin gönlüne nakş etti Salih 
Dağıldı nefs ü şeytânın hizâbı

Hayat bahrinden âbı = Hayat veren denizin suyu.

zulmet sehâbı = Karanlik bulutu.

Ahlâk-ı zemime = Kötü huylar.

Tulü' = Doğma, çıkma.

Mukadder = Yazılmış, kader

Hûn âbı = Kanlı gözyaşı.

Hamr = Şarap, içki.

Amil = Ameleden,yapan.

Teşne = Susamış.

Serap = Çölde su var gibi görüntüler,

Şeh ile şâb = Yaşlı ile genç.

Gurâb = Karga.

Tegannî = Şarkı söyler gibi.

Eşed = Şiddetli.

Müeddeb = Edepli.

Mukarreb ehfi ol terk et bu hâbı = Yakınlığa ulaşandan ol, bu uykuyu terket

Mukarreb = Yakın. 

Hab = Uyku.

Miftâh-ı bâb = Kapının anahtarı.

Hizâb = Hizipler, cemaatlar.