Tecellî olsa bir kula hakîkat aşk-ı Sübhânî Ne hikmettir atar taşlar bulara kavm-i süfyânî Dedim ey mihribânım geç bu miskînin günâhından Dedim yandı bu Salih gör cihan tutuştu âhından Dedim hüsnüne mağrur olma kim bir hûb-cemâlin var Dedim "dersin benim derdimden ağlar çokzelîlim var" Dedim dersin benim lâl-i lebimde çok gülâbım var Eğer dersen "gıdamız rûz u şeb şehd ile helvadır" Eğer dersen "bizim sevdiğimiz la'l ü mücevherdir" Meded şeyhim mülakat eyle bu nefsim ile ruhum |
Kavm-i süfyânî = İsyancılar topluluğu.
Mihribân = Sevgili. Püştüpenâh = Sığınacak yer, melce, infeab ettiği şeyh. Hûb cemâl = Güzel yüz. Ihrâk = Yakma, kavurma. Zelilim = Günahım. Mülk-i bekaya cezbeder = Baki, ölümsüz mülke çeken Lâl-ı lebimde çok gülâb = Kırmızı dudağında çok gülsuyu var. (Sohbetin gülsuyu gibidir). Şehd ile helva = Bal ile helva Mennü selva = Bıldırcın kebabı ile kudret helvası. (Bakara;57, Araf;160, Taha;80 ayetlerine işarettir.) Server = Başkan. Mülakat = Karşılık. Ednâ = Pek aşağı, alçak. Memduh = Öğülmüş. |