Vücûdum şehrine hazân erişti

Vücûdum şehrine hazân erişti
Murg-ı canım uyumağa başladı 
Bütün azalarım yandı tutuştu 
Yürek yağım erimeğe başladı 

Tamîr kabul etmez bu ten kafesi 
Lâl olmuş cân kuşu çıkmaz nefesi 
Aslına azm eylemektir hevesi 
Cân bedende solumağa başladı 

Gülleri harlamış gitmiş andelîb 
İlâç kabul etmez el çekmiş tabîb 
Gitti cân bülbülü ben kaldım garîb 
İlik damar kurumağa başladı 

Ben feleğin çok çekmişem kahrını 
Bal yerine çok yemişem zehrini 
Gam leşkeri sardı gönül şehrini 
Taraf taraf yürümeğe başladı 

Bilmem o yâr bizden çevirmiş yüzün 
Kanlı yaş dökerim gece gündüzün 
Hicran bulutları geldi ansızın 
Herbir yanım bürümeğe başladı 

Sâmî gibi şahım var diye diye 
Rahm eyle yâremi sar diye diye 
Sâlih'em cihanda yâr diye diye 
Ömrüm günüm çürümeğe başladı

Hazân = Sonbahar, güz.

Murg-ı cân = Cankuşu.

Lâl = Dilsiz.

Hâr = Diken.

Andelîb = Bülbül.

Gamleşkeri = Kederordusu.

Rahm eyle = Acı, merhamet et, koru