Yeter ey dil beni sen kûh ü sahraları gezdirdin Enîsim olmadın bir lahza her dem seng-i hâr oldun Benim bu çekdiğim mihnet hayâl-i infisâlindir Kiminden korkuben kaçtın kiminden pehlivan oldun Muhammed Pîr-i Sâmiden kemâlin eyledin izhâr Ne kahrından halâs oldum ne bir arz-ı cemâl ettin
|
Dil = Gönül.
Kûh ü sahra = Dağ ve ovalar. Çevgân = Baston, çevgen. Allah'ın ezeli takdiri. Nîm-Nigâh = Yarım, kaçamak bakış. Firkat = Ayrılık. Hicâb = Örtü. Enîs = Dost, Yâr. Lahza = An. Seng-i hâr = Çok sert taş. Adavet = Düşmanlık. Agyâr = Yabancı, el. Zehr-imâr = Yılan zehiri. Nâr-ı hicran = Ayrılık ateşi. Belâ bahri = Belâ denizi. Hayâl-i infisal = Ayrılma hayali. Ulüvv-i himmet = Yüce himmet Visâl-i ittisal = Kavuşma buluşması. Köhne pîr = İhtiyar. Nevcivân = Delikanlı. İzhar = Gösterme, görünme. Âfıtap = Güzellik, güneş gibi. (1) = Cevherler hazinesinin incilerini O'nun kalbine dizdin. Pay-mal = Ayak altı, değersiz. Elif kadd = Uzun ve ince boy. Dâl etmek: Bükmek. |