Yeter Salih gulâm oldun bu hana Yüzün dönder gürûh-i âşikâna Seni sayd eylemiş nefsin çerisi Cihanın devletine yok nihayet Seni bend eylemiştir işbu dünyâ Arada benliğin olmuştur ağyar Bu rumzu anlayıp iyice fehm et Seni sen kurtaramazsın iyi bil Gider bu "Ahsen-i takvim" bozulur Buların cümlesi sende emânet Ne hâller baştna geldi ne oldun Tefekkür eylegil hâlini insân "Nefahtü fîhi min ruh?" hitabı Bu denli ilme mâlik iken iblîs Sen olmuşken kamu halkın emîri Nice yıllar gezip devri cihanı Eğer cân gözlerin bunda açarsın Uyan gaflet hâbından olasın şâd Gelip kayd ol meşâyih defterine Şerîat ilmiyle eyle amel sen Cihanda çok velî vardır birader Olara var bu derdin çâresine Sakın hîç kimseye kılma hıyanet Senin işbu vücûdun ariyettir Bu âlem dört anâsırdan değil mi Hazinedarıdır bu âlemin hâk Muhafız isminin hem mazharıdır Bu âlemde zuhur eden necaset Anı kendi gibi tathîr eder ol Dahi su canıdır işbu cihanın Güneştir cümlesinin pâdişâhı Çü mazhardır Cemâl ile Celâl'e Bular bahr-ı hakikatten değil mi Bular hep sun'-ı rahmânî değil mi Buların cümlesi Hakk'ındır ey cân Buların sırrına ermek dilersen Arayıp bul hakîkat erlerini Sana bildire nefsin ile Rabbin Zuhur etsin senin kalbinde irfan Senin bu benliğin çıksın aradan Pîrimiz serverimiz Şeyh-i Sâmî |
Gulâm = Köle. Gürûh-ı âşikân = Aşıklartopluluğu. Saydeylemiş = Avlamış. Harîs = Hırsla isteyen. Sirayet = Buluşma, yayılma. Ağyar = Yabancı. Mahvetnikâbı = Yoldukörtüsü. Nedamet = Pişmanlık. Alleme' l-esma = 'isimleri öğretti' (Bakara; 31). "Nefahtü fîhi min ruh?" = "Ruhumdan üfürdüm" (Hicr; 29, Sad;72). Hâb = Uyku. Sayyâd = Avcı. Ahter = Yıldiz. Ariyet = Emanet Devriyet = Dönen, bir cisimden diğerine geçen. Hubb-ı Nasır = Yardım edeni sevme, vereni sevme. Hâk = Toprak. Ser-defter = Defter başı, ilkyazısı. Necaset = Pislik. Tathîr = Temizleme. Tenvir = Nurlandırmak. Aks-i mâh = Ayın aksi. Zeval = Sona erme. Yahşi-yaman = Güzel -Kötü. Şehr-i dil = Gönülşehri. Kem-ter gulâmı = Aşağılık, aciz kulu.
|