Zelîl-i âciz-i abd-i Hudâ'yem (1) Tarîk-i Nakşibend'e cân fedâyem Muhibb-i çâryâr-ı Mustafâ'yem (2) Tarîk-i Nakşibend'e cân-fedâyem Der-i Sâmî'de bir kemter gedâyem Ömür sermâyesin verdim hebaya Ki ben bir andelîb-i kudsiyânım Kalemden şak olup seyrâne geldim Zuhuratım Muhammed'den Ehad'den Beka sultanlarının kullarıyız Tarîkat cümle haktır olma zâği Dolaştım âhiri bu hâna geldim |
Hûda'nın aşağılık, aciz kuluyum. (1) = Dört dostu severim (Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali R A). (2) = Sami'nin kapısında aciz bir dilenciyim. (3) = Hz. Resul'ün abasına aldığı (Hz. Ali, Fatma, Hasan ve Hüseyin R.A.) larayakın olmadım. İltica = Sığınmak. Andelib-i Kudsiyân = Mukaddes bülbül (mürid). Âşiyân = Yuva. Nâtüvân = Zayıf, kuvvetsiz. (4) = Kalemden parçalanıp gezinmeye geldim. Kement = Bağ, ayak bağı. Zağı = Karga, karga gibi. Misbâh = Işık, lâmba. Ednâ = Aşağılık. Pây = Ayak.
|