Cemâlin arzı kılmazsa dilârâ Derûnumda sağalmaz işbu yara Hevâya gitti ömr-i nazeninim o Belâ bahrinde gark oldu sefînem Erenlerden bana olmadı imdâd Aman dedikçe yaman oldu hâlim Cefâdan gayrı görmedim safâsın Mukadder olmaz imiş lâ-yugayyer Der-i Sami'ye geldim ilticaya Ki bende kalmadı hergiz liyâkat Pîrinden himmeti bol iste Salih |
Cemâl = Yüz güzelliği.
Dilara = Sevgili, gönlü kapan. Derûn = İçtaraf, kalp. Hevâ = Nefsin ve bedenin istekleri. Bahr = Deniz. Sefine = Gemi, vücud. Garkolmak = Batmak. Mukadder = Takdir olunmuş yazı. Visal = Ulaşma, vâsıl olma. Gülizâr = Gül bahçesi, dergah. Lâ-yugayyer = Değişmez, bozulmaz. Der = Kapı. İltica = Sığınma. Hergiz = Asla Liyakat = İktidar, hüner, marifet Nefs-i mâr = Yılana benziyen nefis. |