SEVMEK
Eğer biz de Allah’ı unutmazsak, nûru kalbimizde. Ama esma nûru kalbimizde. Evliyaullah ise Allah’ın sıfatı ile sıfatlaşmış. Evliyaullah’ın kalbi olmuş Allah’ın mülkü. Niçin? Biz evliyaullah’ın sıfatını düşü-nebiliyoruz. Mekanını düşünebiliyoruz. Öyle ise evliyaullah’ı düşün-düğümüz zaman Allah’ı düşünmüş oluyoruz. Allah’ı unutmuyoruz. Allah ile tanıdık meşâyihi. Allah ile sevdik. Onun için meşâyihi unutursak Allah’ı unutuyoruz. Meşâyihi unutmazsak Allah’ı unutmuyoruz.
Evet Allah’a inanmak böyle. Bizi yoktan var etti. Bizi esirgeyen O. Koruyan O, muhafaza eden O. Bizi ne için halk etti? Ona itaat etmek için halketti. Evliyaullah’ın kalbi O’nun (Allah’ın) mekanıdır. Girdiysen Evliyaullah’ın kalbine Allah’ı buldun. Girdiysen Evliyaullah’ın kalbine Allah’ı gördün. Ne ile gireceksin Evliyaullah’ın kalbine? Seveceksin, sevileceksin. Sevmen için onun ahlâkı ile ahlâklanacaksın. Onun amelleri ile amelleneceksin. Onu yaşantısı ne ise yaşantısını yapacaksın. Ders almak, tarîkata girmek, evliyaullah’ın eline yapışmak demektir. Eteğine yapışmaktır.
Cenâb-ı Allah Fetih Sûresinde buyuruyor ki:
– “Benim elim evliyaullah’ın elinin üzerindedir.” Evliyaullah’ı sevmek demek: Onu kendine örnek edineceksin. Onun hoşuna gidenleri işleyeceksin. Bunun için de ahlâk-ı hamîde sahibi olmak gerekir.
Mürid: Zikrinden, ibâdetinden çok ahlâkı ile sevilir. Çünkü Cenâb-ı Hâk da ahlâkı bize methetmiş. Peygamber Efendimiz, insanlık âlemine ahlâkı getirmiş. Ahlâkı ile örnek olmuş. Evliyaullah da vâris-i enbiyadır. Onlar da ahlâkları ile bize örnektir. Öyle ise şeyhimizin ahlâkını kendimize örnek edineceğiz. Sevmekten maksat budur.
AŞK
(AŞK VE MAHVİYET BÖLÜM: 20)
Gelin ey dertliler gelin
Bu derdimden siz de alın
Dertli bilir dertli halin
Ya dertsizler burda neyler
Yani aşka duçar olan kimse bilir âşığın halini. Aşkı olmayan bir kimse onun yüzüne güler. “Bu deli olmuş” der. Aşk insanlarda en büyük bir nimettir. En büyük nimete ulaştırır insanları aşk. Çünkü aşkı olmayan bir insan Allah’ı bulamaz. “Allah’ı seviyorum” der.“ Allah’ı buluyorum” der. “Allah’ı biliyorum” der. Ne sevgisi yeterli, ne bulması yeterli, ne de bilmesi yeterli. Ancak Aşk insanlara Allah’ı hakke’l-yakîn bildirir. Aşk insanlara Allah’ı hakke’l-yakîn buldurur. Aşk insanlara Allah’ı hakke’l-yakîn sevdirir.
Peygamber Efendimize Cebrail vahiy getiriyordu. O vahiy O’na kâfi değil miydi? Okuyabilirdi ayetleri, onlarla amel işleyebilirdi. Kur’an-ı Kerîm’in anlaşılmayan bir tarafı var. Zahiri var, batını var. Zahirini bütün halka anlattı, bildirdi. Bâtınını kendisi yaşadı. Neydi:
İlim ile Allah bilinir.
Amel ile Allah bulunur
Aşk ile Allah görülür.
Ne yaptı? Kırk gün Nûr Dağı’nda kendisini hapsetti. Taşın içerisinde ayakta durursa başı taşa değer. Başını eğecek ki durabilsin. Kırk gün Allah’ı zikretti. Vermiş Allah’a kendisini. “Gözüme canlı bir şey görünmesin, kulağıma hiç bir şey gelmesin.” diye gitti. Bir böceğin çabalaması bile gözüme görünmesin. Bir sineğin çabalaması bile gözüme görünmesin. Burada kırk gün kaldıktan sonra Miraç O’na emroldu.
Mevlid-i Şerif’te ne buyuruluyor?
Gel Habibim sana aşık olmuşam
Bir de buyuruyor ki:
Gece gündüz durmayıp isteyû
Ne olaki görsem Cemâl’in deyû
Ey Habibim! Gece-gündüz durmadan benim cemâlimi görmeyi istiyordun. İşte geldin, gördün. Sen bana aşıksın. Ben de sana aşık oldum. Çünkü Cenabı Hak Resûlullah’ı muhabbettinden yarattı.
Habibim ben seni muhabbetimden yarattım. Sevdim yarattım. Övdüm yarattım.
Öyle ise bizde ne var? Bizim Miraç yapmamız nasıl olacak?
Bizim Miraç yapmamız şöyle olacak.
Çok çektim ise iftirâk
Kalmadı gönlümde merâk
Aşkım bana oldu Burâk
“İlmim Burâk oldu.” demiyor.
“Amelim Burâk oldu.” demiyor.
Fakat ilimsiz amelsiz olmaz. İlimle amelle gidilmeyen yere aşkla gidiliyor. Bir kısmı da ilimle amelle gidiyor.
Çünkü ilim bilmek, amel yaklaşmak. İnsan bir şeyi bilecek ki, onun sa’yında bulunsun. O’nun yolunu arasın. Ona ulaşma çarelerine baksın.
Bilinecek Allah.
Bulunacak Allah.
Görülecek Allah.
Gösterecek Aşk’tır. Çünkü ilim, amel perdedir. Kendi ilmi kendisinin perdesidir. “Ben biliyorum.” demesi perdesidir.