Cihan bağında gülşandır meşâyih

Cihan bağında gülşandır meşâyih 
O gülşan içre hûbândır meşâyih 

Bular ilm-i ledün serverleridir 
Gürûh-ı ehl-i irfandır meşâyih 

Şerîat âlimi hem âmilidir 
Kamusu kâmil insandır meşâyih 

Bular hep enbiyâ vârisleridir 
Ulûmu keşf-i Kur'ân'dır meşâyih 

Bulardır fâtih-i sırr-ı velayet 
Derûnu bahr u ummandır meşâyih 

Bular râh-ı Muhammed'le giderler 
Kelâmı cümle burhandır meşâyih 

Hilafet tahtıgâhında oturup 
Kamusu gizli sultandır meşâyih 

Pîrimizdir Muhammed Şeyh-i Sâmî 
Cemâli nûr-ı îmândır meşâyih 

Kapısına gelenler olur irşâd 
Tabîb-i aynı Lokmândır meşâyih 

Gönüller âlemine hükm ederler 
Acâib rûh-ı sultândır meşâyih 

Firakından bu Salih eyler âhı 
Ziyâr-ı azm-i pîrândır meşâyih

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Meşâyih = Şeyhler, Mürşidler.

Gülşan (Gülsen) = Gül bahçesi.

Hûbân = Çok güzel, sevgili.

llm-i ledün = İlâhi yakınlık ilimleri.

Server = Baş, başkan, önder

Güruh = Gurup, onlardan

Âmil = İlmi ile amel eden, halis.

Enbiya = Nebiler, peygamberler.

Vâris = Mirasçı.

Keşf = Bir işin olacağını önceden anlama, Allah tarafından ilham olunma.

Ulûm = İlimler.

Fâtih-i sırr-ı velayet = Velilik sırrının fâtihi.

Derun: Içtaraf, kalb.

Bahru umman: Deniz ve Okyanus.

Râh-ı Muhammed = Resûlullah'ın yolu.

Bürhân = Delil.

Hilafet tahtıgâhında oturup = Hilafet Resûlullah'ın vekili olarak İslâmlığı koruma vazifesi, halifelik.

Tahtgâh = Baş şehir, taht üstünde.

Kamusu = Hepsi, tamamı.

Cemâl = Yüz güzelliği.

İrşâd = Doğru yolu gösterme

Tabîb-i ayn Lokman = Lokman He-kim'in bir eşi, aynısı, benzeri.

Firak = Ayrılık.

Ziyâr = Ziyaret eden.