Her bir hizmetini icra edersin

Her bir hizmetini icra edersin 
Ne çok sevdin bu dünyâyı ey kardaş 
Düşüp arkasına bile gidersin 
Bağrın anın ile olmuştur bağdaş 

İsmiyle müsemmâ denî dünyâdır 
Su üzre kurulmuş taklîd binadır 
Bu bir mezraadır dâr-ı fenadır 
Şarâbı kan olmuş gıdasıdır baş 

Hayâtı memattır memâtı hayât 
Yüz bin renk gösterir aslı bir nevât 
Asla sözlerinde bulunmaz sebat 
Yoktur anın gibi bir rind-i kallâş 

Ezelden böyledir hükm-i kalemi 
Elemdir her kime kılsa keremi 
Dâim birbirine çarpar âlemi 
Gece gündüz işi ceng ile savaş 

Eşcârı dikendir gülleri hardır 
Aldanma balına arısı mârdır 
Yediğin giydiğin cümlesi nârdır 
Sana lezzet veren helva ile aş 

Büyük düşmanımız nefs-i emmâre 
Takmış kemendini cezb eder nâre 
Cehd et ki bulasın sen sana çâre 
Ellerin aybını gözleme kardaş 

Ne çok yedin bu zehirli gıdayı 
Erenler elinden iç bir badeyi 
Ta'mîr et öteyi yık bu odayı 
Harâb et kalmasın taş üstünde taş 

Hâşâ ki zemmedem mülk-i cihanı 
Sâni'in sun'udur hükm-ü Yezdânî 
Uyandırmak için gafil inşânı 
Söyledik bir mikdar dâne-i haşhaş

Terk et seni doğru râha var yürü 
Pîr-i Sâmî gibi şaha var yürü 
Halâs ol zulmetten mâha var yürü 
Ara bul kendine bir sâdık yoldaş

Sakın Salih gibi kalma âvâre 
Cân bedende iken kıl buna çâre 
Sonra ısırdırlar seni çok mâre 
Daha nef'i vermez döktüğün kan yaş

Bağdaş = ilgili, arkadaş.

Müsemma = Kendisine yaraşır bir isimle adlandırılan.

Denî = Alçak (Dünyanın sıfat).

Mezraa = Ekip biçilen yer, tarla.

Dâr-ı fena = Ölümlü yer, yok olacak yer.

Memat = Ölüm.

Nevât = Çekirdek, ruh.

Sebat = Doğruluk, sağlamlık, kararlılık.

Rindi kallâş = Laubali ve düzenbaz, hileci.

Eşcar = Ağaçlar.

Hâr = Diken.

Mâr = Yılan.

Nâr = Ateş.

Nefs-i emmâre = Zorlayıcı nefis, küfre çeken nefis.

Cehd = Azim, uğraşma

Zem = Çekiştirme.

Sani'in sun'u = Allah'ın işi.

Hükm-ü Yezdanî = Allah'ın hükmü, kararı.

Dâne-i haşhaş = Haşhaş tohumu, küçücük.

Râh = Yol.

Zulmetten mâha = Karanlıktan aydınlığa.

Nef = Fayda.