Melûl mahzun bu yerlerde

Melûl mahzun bu yerlerde 
Ne gezersin ili dervîş 
Kangı kâmilden öğrendin 
Bu erkânı yolu dervîş 

Şerîat râhına girip 
Marifet meyvesin derip 
Hakîkat güllerin görüp 
Lâl olubdurdili dervîş 

Bir meyden olmuştur mesti 
Sırtına giymiştir postu 
Arz eylemiş gider dostu 
Doğru canı dili dervîş 

Olardır meşreb-i safî 
Gezerler herbir etrafı 
Gönülden "nûn" ile "kâf" ı 
Okur canı dili dervîş 

Dervîş olan kaynar taşar 
Dalgalar geldikçe coşar 
Bilmem kangı dağdan aşar 
0 Leylânın yolu dervîş 

Kulak verme çok tedbîre 
Boyun ver hükm-i takdîre 
Gelip gir ravza-i pîre 
Görem dersen gülü dervîş 

Pîrimiz Sâmî Sultândır 
Delîli peyk-i Rahmân'dır 
Mürebbî kâmil insandır 
Ben olmuşam kulu dervîş 

Salih bulmuştur Mevlâ'sın 
Kazanmıştır çok İhlasın 
Râzıyam bir kerre desin 
Bana pîrim "Deli Dervîş"

Melûl mahzun = Bıkkın ve kederli.

Erkân = Esaslar, kaideler.

Râh = Yol.

Lâl = Dilsiz, susmuş.

Mest = Sarhoş.

Meşreb-i sâfi = Temiz huy, tabiat

Nün ile kâf = " Kün" emri (Yasta: 82).

Kangı = Hangi.

Peyk-i Rahman = Allah'ın habercisi.

Mürebbi = Terbiye edici.